Bismillahirrahmanirrahim

-E GÖRE DÜŞÜNMEK

Düşünce... İstisnalar harici her insanın doğasında bulunan,vücuden gizli ancak yaptığı ve yapacağı her işine yön verip perde arkasından onu yönlendiren,
kişiyi bir işi yapmaya iten tabiri caizse görünmez bir eldir düşünce..
Öyle ki yalnızca insanla kalmayıp tâ şeytanın Allah Azze ve Celle'ye olan isyanı dahi bir düşüncenin sonucudur. Biraz sonra açıklayacağız.

Ancak düşünceyi iyi anlamak son derece mühim. Peki ne manada iyi anlamak ? İnsan nasıl düşünür ? Neye göre düşünür ? Niye düşünür ?..
Üstünde duralım: Düşüncenin aslına hatta aslının da aslına değinecek olursak insan "bir şeyi" düşünmez, düşünemez. Bir şey"e göre" düşünür, tekrar ediyorum; bir şeye göre düşünür.
Kendisini ya da fikrini en emsalsiz düşünce çerçevesi içinde görenin bile biraz kurcalandığında kendisine huccet aldığı bir temel ortaya çıkar...
İster filozof olsun, ister bir fikrin kurucusu...
İnsan kendine herhangi bir temel edinmeden düşünmeye malik olamaz. Dünyanın dilediğin yerinde yaşayan birini kolundan tut ve ona istediğin bir konu
hakkındaki fikrini sor. Aldığın cevaba "Niçin böyle ?" sorusunu ilave ettiğinde sana vereceği cevapta kesinlikle "Şun"a göre", bun"a göre" " gibi ibareler olacaktır.
Falanca kitaba göre, filanca düstura göre vs... Hatta düşündüğü şey hakkında "bana göre" diyen insanın bile kastettiği "benlik" tahayyül ettiği "iyi"ye göre şekillenmiştir,
yani sıfırdan kendisinin ortaya çıkardığı bir şey değil yalnızca "daha iyi" mahiyetinde...

Dediğimiz gibi her insanın illa ki aklında şekillendirdiği düşüncenin bağlı olduğu bir temel vardır fikir sahibi bunu bilir ya da bilmez, meçhul...
Sevdiğini düşündüğünü iddia eden biri, yavrusunu düşündüğünü iddia eden anne, vatanını düşündüğünü söyleyen asker... Hepsi aynı çerçeve içerisinde...
Ya maksadını kendi kafasındaki iyiy"e göre" düşünmekte yahut maksadının istediği iyiliği temel alarak yani muhattabının iyiliğin"e göre" düşünmekte.

Hatta Rabbini arayan kul birebir Rabbini düşünemediğinden, yarattıkların"a göre" onu düşünmeye çalışır..

Az önce de göstediğimiz örnekte olduğu gibi şeytan kendini düşünerek emre itaat etmemezlik etmedi, kendin"e göre" düşünerek itaatsizlik etti..
Yani düşünce tâ o zamanlarda vardı, insan ile ortaya çıkmadı... Yalnızca buradan yola çıkacak olsak bile yine anlarız ki düşünceye sahip olma makamı,
sadece Alllah Azze ve Celle'ye ait, kalan her temiz düşünce Ondan yola çıkıp, Ona varmak için... Bunu amaç edinmeyen tüm düşünceler ve sistemlere de örnek olarak; Azazilden
İblis olan, Meleklere Hocalık yapmak yerine, bir baş belasına dönüşen şeytan en büyük ibret olsa gerek...

Bugüne doğru gelince, dışarıda binlerce insanın hemen hemen her konuda bir fikri var. Az veya çok, uzun veya kısa, ihtisaslı veya kulaktan duyma yine de bir düşünce sahibi iddiacısı.
Şimdi potamızı biraz daha daraltarak asıl meselemize gelelim. Az önce bahsettiğimiz "düşünce sahibi iddiacısı" olan insanlar arasından müslüman olanlarını seçelim ve
kendi aramızda bir nefis muhasebesine davet edelim:

Yapılması mecburi ibadetlere dahi hiç değinmeden yalnızca kendini Allah Azze ve Celleye iman etmiş, diğer peygamberleri yalanlamaksızım
en son Peygamber, Üstad Necip Fazıl'ın sözüyle; Gaye-İnsan Ufuk-Peygamber'e (S.A.V) biat etmiş olarak adlandıran kişilere hitaben...
Şunu bir düşünelim:
Bizim bir gün içerisinde yaptığımız işlerin temelindeki düşünce nedir ? Sabah kalkmamızdan tutun, okul veya iş yerindeki davranışlarımızın, evdekilere olan tutumumuzun,
temel sebebi nedir ? Bu sebebi bulmak, asıl ve hakiki sebebe sımsıkı yapışmanın baş merhalesi... Eğer bizim bir günümüz içindeki davranışlarımızın temelinde, düşüncesinde,
Allah Azze ve Celle olmalı... Eğer O yoksa ne var ? Yahut eğer o temelde Ondan başkası varsa; neye göre düşünüp, neye göre inanıp, neye göre yaşamaktayız ?..
Samimi bir şekilde bunun cevabını bulup, hiçbir şey ile kıyas etmeden bir tek Allah'ın rızasını gözeterek elimizden geldiğince kendimize çeki düzen vermeliyiz...

Bu demek değildir ki yanlışsız, tamamen doğru bir insan tasviri... Zaten böyle bir şeyin hiçbir bağlamda da imkanı yok. Ama insan yanlış dahi yaparken
hayatının biricik temelini aklından çıkarıp atmamalıdır, velev ki hata yaparken unuttu sonrasında hatırlamaya memur olmalıdır.
Daha açık bir örnekle; Siz hiç beş katlı bir apartmanın yıkımına temelinden başlandığını gördünüz mü ? Burdan yola çıkarsak, içimizdeki
iman gökdelenlerini yıkmak isteyenler de elbetteki en üstünden başlamakta tabii ki o gökdelenin aziz temelini unutturarak...

Düşüncenin temelini yalnızca Allah-u Teala'nın rızası, emir ve yasaklarıyla beraber Onun Habibi ve Rasulü (S.A.V)'den ibaret hale getirmek en mühim meselemiz olmalıdır.
Ve bu temele yukarıda saydıklarımıza nokta, noktanında tozu kadar zıt bir şey karıştırmanın sonucunu Temmuz ayında kardanadam yapmak isteyen ahmakların haline benzetmeli ve
iman gökdelenleri inşa etmek için bu durumdan olabildiğince kaçınmalıyız.

Bize dünden ve bugün zerre kadar eskimemiş olan dünün büyüklerinden kalan mukaddes fikre sahip değil, mensub olan,
Allah'ın Kur'an-ı Kerim'inde "Temiz akıl sahipleri" diye bahsettiği mümin genç kardeşlerimi iman aşkı ve saygı ile selamlarım !

Muhammed Emin CANİK (Mayıs 2012)
( -e Göre Düşünmek başlıklı yazı MCanik tarafından 31.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu