Karanlık matemini bir başka sarıyor bedenine gecenin hüznüne yürüyordu genç bir kadın zayıf bedeni feri sönmüş bakışlarını saklamaya yetmiyordu.

Gözlerinden akan yaşlar genç adamın gidişinin saatini ıslatıyordu…
Odalar boş, sanki kalbinin boşluğunu hatırlatır ruhu gibi karanlık odalar, yürüdü yavaşça karanlığın ortasına…

El yordamıyla sigara paketinden bir sigara yaktı, ateş sanki ruhunu közlüyordu, derin bir nefes çekip üfledi… Sanki içini, bedenini bütün hayatını üfler gibi derinden ve kahır dolu bir nefes… Sanki yalnız kalmaktan korkar gibi balkona çıktı boş bir çuval gibi bıraktı kendini sandalyeye…

Hayret sanki hiçbir şey değişmemiş, ay hâl’a doğuyor
Yıldızlar halen geceyi kutsuyor…
Hayat bitmemiş…
Ama bende biten o kadar çok şey var ki…
Ben bittim bütün anılarım dudaklarımın arasında kaldı…

Soramadıklarım…
Giden gitti oysa…
Neden peki bu yüreğimdeki fırtına?
Neden sanki hayat damarlarım kopmuş?
Bir yanım eksik gibi…
Nedir bendeki bu boşluk?

Dişlerini sıktı ağlamayacaktı…
Sevmezdi çünkü ağlamayı ona göre ağlamak bir acizlik bir zayıflıktı…

Ama durmuyordu kahrolası gözyaşları
Akıp yol buluyordu, yüzündeki çizgilerde…
Hiç mi sevmemişti,
yoksa sevilmemiş miydi?
Sevmek neydi peki…
Yüreğinde damıttığı sevgi, ona duyduğu sonsuz saygı, hepsini elinin tersiyle itip gitmişti işte…
Kadının yüreğine sanki mil çekmişti…

Dayanamıyordu ruhundaki depremsiz depremlere…
Yere diz çöktü…
Ellerini vurdu vurdu ellerine kan,
gözlerine yaş oturuncaya kadar
Sordu sorguladı…
Hatıraları, anıları,
dudaklarındaki son kalan nefesi…
Dokunduğu saçlarını sorguladı,
bir anıya takıldı gitti…
Resimde gülümsüyordu genç adam ve ellerini yanağına koymuştu, genç kadının…
Hepsi yalanmış,
bakışlarda yalan söylermiş
dokunuşlar da…
Hayat bile yalanmış sevgi dünden yalan…

Bir sigara yakmak için konsolun yanına gitti…
Biran bilinçsizce elini konsolun arkasına attı…
Elleri boşluğa dokundu yüreği burkuldu…
yoktu, delice tekrar tekrar baktı yoktu…
Genç adamın her sabah bıraktığı yerde,
ne şiir vardı ne bir tek söz…
Yüreği döküldü boşluğun karasızlığı ile,
dayandı konsola,
aynaya baktı kırık bakışlarla,
çökmüş gözleri,
solmuştu teni…

Eski şiirlere gitti eli…
Okudu yırttı bir şeylerin hırsını almak ister gibi,
yırtıp okudu…

Birden bir ay ışığı girdi penceresinden sessizce,
bir aydınlık olmalı bu karanlığın sonu dedi,
birden kaldırdı omuzlarını zorlayarak,
omuzları dik gözleri kararlı…

Seslendi yüreğine sesizce,
gözlerimden hayalini,
yüreğimdeki senli yanı,
tek celsede boşayacağım…

Yüzünde, ay ışığının aydınlığı,
gözlerinde bir atmaca kararlılığı,
yürüdü dudağında bir gülümseme…

Hoş geldin nice sevgilere
( Dişlerini Sıktı Ağlamayacaktı… başlıklı yazı lemide tarafından 21.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu