Artık Oruç Tutuyorum... Çocuklar Ve Çocuk Kalanlar İçin
Geçtiğimiz yıl, küçükken tuttuğum ilk oruç hakkında yazmış, duygularımı
sizinle paylaşmıştım. Ama o yıl sadece on gün oruç tutmuştum. Bir
sonraki Ramazan her gün oruç tuttum, tıpkı büyükler gibi. Ramazan’ın
tadına da o yıl vardım. Öyle zevkliydi ki, neler yaşandı evimizde o otuz
gün bilseniz.
O yıl, dedem ve anneannem de Ankara’dan gelip
Ramazan’ı bizimle geçireceklerdi. Hem de Ramazan bayramına kadar bizde
kalmak üzere. Çok sevinmiştim, anneannemi de dedemi de çok çok severim
çünkü.
Ramazan’a iki gün vardı. O gün hem dedemler gelecekti, hem
de eve Ramazan için erzak alınacaktı. Cumartesi günüydü ve biz ailece
yakınımızdaki küçük marketin yolunu tuttuk. Markette işimiz bittikten
sonra manava uğradık. Ellerimizde poşetler eve döndük. Aldıklarımızı
yerleştirdik. Annem hemen mutfağa girdi, akşam yemeği için hazırlıklara
başladı.
Babam otogardan aldığı dedem ve anneannemle eve geldi
akşam. Çok özlemiştim onları, sarıldık, kardeşime ve bana getirdikleri
hediyeleri verdiler. Anneannem çok güzel birer süveter örmüştü bize,
dedem de bembeyaz spor ayakkabılar almıştı. İkisine de çok teşekkür
ettik. Ardından annemle birlikte hazırladığımız masaya, akşam yemeği
için oturduk. Ramazan henüz başlamamıştı ama iftar sofrası gibiydi
masamız çok şükür. Neşeyle yemeklerimizi yedik, ardından sohbet ettik. O
iki gün çok güzel geçti...
... Ve işte bu gece sahura
kalkıyoruz. Annem bu yüzden biraz daha erken yatmamı istedi. Çok güzel
uyumuşum ki sahurda davulun sesiyle uyandım. Davulcu tam da bizim
apartmanın önünde durmuş, hem davulunu çalıyor, hem de mâni söylüyordu:
İnananlar oruç tutar
Gönüller hep bir atar
Sevinir hep müminler
Allah diyenler artar.
Pencereden
davulcuyu biraz izledikten sonra banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım.
Evde herkes uyuyor muydu ne? O sırada mutfaktan bir ses duydum. Baktım,
ohoo annem masayı hazırlamış bile. Mis gibi börek kokusu mutfağı sarmış,
çay demlenmiş. Sarılıp öptüm annemi, yardım edebileceğim birşey olup
olmadığını sordum. Vardı evet; masadaki bardaklara su doldurdum.
Ardından gidip babamı, anneannemi ve dedemi uyandırdım.
Kalkıp el
yüz yıkadıktan sonra, üçü de birazdan uykulu gözlerle gelip masaya
oturdu. Dedem dua etti ve "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek yemeğe
başladık. Tam o sırada içeriden sesler geldi. Mutfak kapısında küçük
kardeşim belirdi birden. Üzerinde pijaması, karmakarışık saçları, uykulu
uykulu bize bakıyor ve çok komik görünüyordu.
"Ama ben, sahura
beni de kaldırın, oruç tutacağım demiştim" dedi ağlamaklı bir sesle.
Hepimiz gülüştük. Annem, "elini yüzünü yıka gel yavrum, biz de yemeğe
yeni başladık" dedi. O uykulu çocuk anında banyoya koştu. Geldiğinde hem
uykusu dağılmıştı hem de çok neşeliydi. Ertesi gün, benim ilk orucum
gibi kardeşim de yarım gün oruç tuttu ve öğleyin iftar yaptı. Hem de hiç
şikâyet etmeden tuttu orucunu.
İftar zamanı... Annem ve
anneannem nefis yemekler yapmışlardı. Birlikte masayı hazırladık.
Kardeşim ve ben elimizde sıcak pide top atılmasını bekliyorduk. Ve
sonunda "gümm" diye patlayan topun sesini duyduk, ardından ezanı.
Hepimiz birbirimize "Allah kabul etsin" dedik ve besmeleyle yemeğe
başladık.
Anneannem, "iyi ki Ramazan’da buraya gelmişiz ne güzel,
çocuklarla birlikte sahurun da iftarın da tadı bir başka" diyordu.
Dedem, "tadı bu kadarla mı kalacak sanıyorsun, bu akşam teravih namazına
torunlarımı da götüreceğim" demez mi? Kardeşim de ben de hiç teravih
namazına gitmemiştik. "Ama biz teravih namazı nasıl kılınır bilmiyoruz"
deyince dedem, "ben öğreteceğim oğlum meraklanmayın siz" dedi.
Camiye
gittiğimizde dedem, babam, kardeşim ve ben arka sıralarda bir yerde
yanyana saf tuttuk. Namazda yanyana sıralanmaya saf tutmak deniyormuş, o
gece öğrendim. Çok uzun bir namazdı ama hiç sıkılmadan kıldık. Namazdan
sonra mahalleden birkaç arkadaşımızın orada olduğunu gördük, birlikte
caminin geniş bahçesinde biraz oyun oynadık.
Ramazan özellikle de
o yıl öyle güzel geçti ki. İftarı, sahuru, teravih namazı, hatta
davulcusu ile Ramazan’ı benim gibi herkes özlemle hatırlar. Hele gün
boyu süren açlık... O açlığa sabretmek bile büyük ya da çocuk, inanan
her insana zevk verir. Babamın, tuttuğum oruç ve kıldığım namazlar için,
eve gelirken yol üzerindeki bakkaldan aldığı çikolatayla her iftar
sonrası beni ödüllendirmesini de unutmayayım tabi ki.
Ramazan,
her çocuk için çok güzel anılarla doludur, havası ve tadı unutulmaz.
Dedem, "ahh, nerede o eski Ramazanlar" derdi arada. Sonra aynı sözleri
babamdan işittim. Şimdi de ben diyorum: "Ahh, nerede o eski Ramazanlar!"
Fuat Türker
(
Artık Oruç Tutuyorum... Çocuklar Ve Çocuk Kalanlar İçin başlıklı yazı
fuatturker tarafından
23.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.