Sürmeyi çekince gece gözüne
Adını koydu gerçeğin
Karanlık saçlarına dolunay büyüsü
Akdeniz, nemini bıraktı gözlerine
Bir yayla büyüsünde
Tütsülenen iksirdi belki yaşama tutkusu
Eşsiz bir bakışta
Yaşama kurulmuş bir saat gibi
Devridaim hareketlerin bunaltısı belki yaz güneşi
Her şeyde bir boşluk bırakıyor zaman
Aralayınca kapısından sızan loşluk
Oysa kaba etlerini yolmadım daha
Buğday başakları gibi palazlanan
Itır bırakınca seherin gözlerine
Yaldızlı gülümsemesini önüme katmadım daha
Harmanların büyüsü kalmaz yel esmeyince
Eskiden hoyuğu dikilirdi yalancı birinin
Şeytana keyif gerek ya
Savrulurdu işte harman.
Ne harman kaldı ne yel
Kavruluyor işte dünya
Olanı olmayanı arsızca süpürüyor
Nenemin anlattığı Toraman tipli kahraman
Masal dememek gerek
Demlemek gerek gerçeği
Sabah yeliyle asıp boynuna
Akıl hocalarından imaj,
Danışmanına varan
serüvende
Dinle, top oynuyor yedi cüceler
Pamuk prenses hala uykuda…
Şimdi yoktur ekmeğin kokusu
Yedi mahalle öteden gelirdi eskiden
Yer ocağında pişen sallamanın kokusu
Yapay yeller esiyor şimdi nesi var
Harmanda kalmadı ya
Neyi varsa elinde silip süpürmek için
İpe dizilmeye alışmış kalabalık
Ya da sütlü sahanı gibi
Ya da süyüğe düzülen serçeler gibi
Eşsiz şarkılarını söylüyorlar
Uçacak karga da kalmadı üstelik bu bet sesten
Bütünü bölme
Yarıma kıyma
Yoğurdun kaymağını kırma
Ye doy
Çocuk doğur boy boy…
Kızanın karnından kayışlık
Sırtından sırımlık
Cıllıyanın ebesi
Ortada su şişesi
İç içebilirsen
Geç geçebilirsen
İpek saçlarını alsam elime şöyle,
Koklasam
Düşünmeden bir şeyi
Unutsam derdi öteleyen kötüyü
Güllüğü gülistanı
Yağmacıyı