Yaşadıkları anda solan

gamzesinden yorgun

ağızda çuval bolluğu

sırlı bir hikâyede anlatıyormuş gerçeği

Anladım, nefsinin eline bozuk para bırakan

kendi içinde kavgalı bin bir başlı devmiş

susunca susan; konuşunca alevmiş

Kendi içini dam başında bayraklaştıran bir şeffaflıkla

İnciler dizermiş

arzı endama şaha kalkmış sıvacı

bakmazmış sonra ay ışığına

doğruyu bulmak için

siretine yeni bir suret yakıştırmış

yapışmış yapışkanca

sana bakıp beni takip ediyormuş

 bütün yağmacılar…

 

Neler bekledim hayatımla ilgili

çoğu karamsar boşluklar geniş bir zaman

film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden yıllar

yollar hiç bu kadar yorgun değildi

suya atılan boş fıstıklar gibi şimdi ömür

ne çok şey varmış, yanlış bilinmiş

bilinmiş de hiçbiri ağırlıkla doldurmamış içimi

ne kadar tenha yürek kalabalığın içinde,

içi boşmuş koca bir avlu içinde

süratle geçen değneğin!

 

İçinden bir türlü sıyrılamadığım varlık

nedendir bu öfke

içim neden coşuyor bu kadar

gözlerim demli ya

hep ifademi almadan suçlamış

yüzüme imzasını bırakan vakit.

Okula hep geç kalmışım

hep yeni elbiseler biçilmiş üzerime

diz yapmış örtüm

yamalar ham kalmış

çare diye sarıldığım her şey

sivri nakışlarını batırmış da gönüme

gam yiyip dem bulmuşum.

 

Hangi renge boyuyormuş beni zaman

belim hiç boş değil

parlak cilalı metallerde tarıyorum saçımı

sonun yokluğa açıldığı bir kapı olsa tüm gelecek

ne kurgularım var ya hayata

içim dolu ve bir o kadar boş

tehdit üstüne tehdit alıyorum hayattan

düşlemiyorum yalnız gitmeyi

boyalı hayat yaşayan

bilmiyor içimdeki gerçeği.

 

Seni bana uzak yazmışlar ya aldırma

seni teselli edecek günebakan çiçeği

bir gerçek ki sonu gelemeyen bir bilmecenin kollarında

kimdir şimdi kalbe parmak basacak güzel

keser kaçağı vurdumduymazlığa uğramış kalp

seni sol tarafta unutulmuş sanıyor duygusuzluk

en kötünün berisini sunup öldürmeye çalışıyor

razı değilim

Görülmeyen kahramanı sandılar hayatımın

geldiler, gittiler ve hep gittiler, çünkü

yazgım kuma yazılır cinsten değil ya

çeliğe kazınan bir karasızlık

yıkıntılar arasında kurulan saray değil.

 

Sessiz duruşuma aldanıyor birileri

pusmuş bir Şahan ya da

suskun bir yanardağ hışmı

güvenmiyorum hiçbir adalete aşk olunca

unuttuğumu sanıyorlar oysa,

ilk anı bilirim

unutsam da, ilk sözü bile

çok yüzlü bir kavga aslında

her şeyde sonuna kadar

sessiz ölmek kadar

haşmetli bir ölümde muhakkak

hep beraber olunca

hiç bitmedi ki,

hatta daha da fazlası…

dans ettiğini iyi bilmeli insan…

 

 

 

03.08.12

ANTEP

( Hiç Bitmedi Ki başlıklı yazı MustafaKILIÇ tarafından 3.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu