Hasretin gün yüzüne dikildiği bir anda doluyor gözlerim.

Halime baksana; yutkunamıyorum bile!

Öksürsem kan kusacağım.

Yaz mevsiminde açmasını istiyorum kardelenlerin.

Ellerimdeki yaşlılığın nedeni “ özlemdir.”

 

Seni özledim, neredesin…

Gözlerime takılan hayalin, hayatımı teselli etmek için yeterli.

Zaman zaman Ankara sokaklarında düşüyorum izine.

Gün geliyor meydan okuyup Fatih ‘e İstanbul da duyuyorum kokunu.

Hiç anlamazsın, Bursa da ki yeşil camide kılarken namazımı,

Ayvalık’ın sokaklarında dökerim dudaklarımdan niyazımı…

 

Ben içimin vaveylasında titrerken, biliyorum ki; duyuyorsun beni.

Vav olup titriyorsun içimde.

Farklı resimlerde, hep aynı yere bakıyoruz.

Zaman hızla ilerlerken, gün gün çöküyor belimde ki kambur.

 

Yoldan geçen sevgilileri gördüğümde, yerin dibine göçüyor aşk.

Huzurlu bir sabahın, huzursuz gecesinden kalanlar,

Aynı gün tanışıp, yaşları kadar başa hile koydular.

 

Mabedimi kâinatın ortasına çıkar savururum.

Ben nice aşkların, nice sevdaların yorgunlarındanım

Ben;

Ağlamasına gülen, gülmesine ağlayan adamım.

 

Tutulmamış ellerde öpülmemiş dudaklarda ararım kadınımı.

Yüreğimin işi, acılarını sarıp sarmalayan yüreklerledir!

Ve “her şeye” rağmen dimdik bedenlerdir, bedenimin tek istediği…

 

Tıpkı burnumun direklerinde, kokunu duyduğum gibi.

Karşımda olsan, korkarım güzelliğine dokunmaktan.

 

Kadın dediğin!

Saçlarının akını asilce savurmalı yüzüme!

Gözlerime batırırcasına gözlerini,

Umulmadık tutkularla sevmeli beni

Kadınım…

Adamım olmalı yeri geldiğinde

Yakışmalı öylece, yakamozun grisine…

 

Vuslatın hareminden gelir sana bu söylediklerim.

Osmanlının hicranını taşırken içimde

Dario Moneo sokakta tamamladı aşk evrimini.

Bildiğim ne varsa unuttum aşk için...

 

Başına taktığın yazmanın, rengi sarmışken ruhumu,

Alnına dokunur dudaklarım…

Ve ellerinin arafında tamamlanır adamlığım.

 

Şu koskoca asrı yerle bir edecek kadar kudretli bana yaşattığın.

Her güne başka bir adam saklarım,

Gün gelir Deniz Gezmiş olur, seni sayıklarım.

Ve yoktan yere asarlar içimin evrimini.

An gelir Bağdat olup, yıkılırım kurşunlara.

Belki de Filistinli bir çocuğum, kapatıyorlar hep beni duvarlar arkasına…

 

En çok ta Kanuni’yim aslında

Karış karış düşmüşüm Hürrem’imin izine.

 

Kimsenin sana göz değirmesine izin vermem.

Çünkü Sezen söyledi şarkımızı

“Ben sende tutuklu kaldım”

“Adın hep bende saklı”

 

Biliyorum…

Gün gelecek…

Tanımadığım bir kadının “adamı”

Senin olacağım.

Doğacağım.

 

( Tanımadığı Kadının Adamı -ıı- başlıklı yazı Emrah Saglam tarafından 15.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu