"İki kişinin bildiği sır, sır değildir." sözünü ilk defa Kurtlar Vadisi dizisindeki Polat'tan duymuştum. E bir de adam fenomen haline gelince, bilenin de dilinde idi bilmeyenin de.
Ne demekti iki kişinin bildiği sır değildir? Sır ne idi ki bir başkasının bilmesi bu kadar sakıncalı idi? Çok kere 'sır' kelimesini arkadaşlarımız arasında iken de kullanmamış mıydık?
"Sakın söyleme Ayla bunu anneme, aramızda sır tamam mı? Sana güveniyorum lütfen, kimseye söylemeyeceğine de inanıyorum."
TDK'na derhal bir göz attım ve "sır" kelimesi için yığınla anlamın varlığına şahit oldum. Benim bilmediklerim de varmış, lakin sır dendiğinde zihnimde oluşan tanım şu : "Saklanmasına gerek duyulan ve bir başkasının bilmesini istemediğiniz durumların gizlenmesi."
Madem bir başkasının bilmesini istemiyoruz, neden paylaşma ya da içimizde tutamayıp güvendiğimiz bir başkasına anlatma gereksinimi duyuyoruz?
Sahi, o kişi ne kadar güvenilirdir peki? Gerçekten onun da bir başkasına anlatmayacağına nasıl itimat edebiliyorsunuz? Anlıyorum aslında sizleri de.. İnsan güvenmek istiyor değil mi bir yerde, bir sırdaş yanına yoldaş arıyor işte...
"Düşman ararsan en yakın dostuna bak, ama dost arıyorsan bırak o seni bulsun." diye bir özlü söz okumuştum otobüste ayakta dururken tutunduğumuz demirlerden sarkan o şeyin adı her ne ise işte. Hafızama o kısımını not aldımsa da kime ait olduğunu unuttum ki sanırım Mevlana idi diye canlanıyor bir yandan emin olamamakla birlikte.
Benim dost dediğim insan öyle bir anda dost olmaz değil mi? Bunun bir süresi vardır muhakkak. Niye bir zaman sonrasında da düşmanım olsun.. Dost ararsam da neden o beni bulsun ben onu değil de?
Her şeyinizi paylaştığınız çiğ süt emmiş olan insanoğlu dost kişisi bir zaman size olan kırgınlığı sebebiyle ortaya serebilir her türlü sırrınızı. O sebeple de olumsuz bir durumda en yakına dikilir gözler.. Uzakta ve sizi hiç tanımayan bir insanın ne gibi bir zararı dokunabilir ki yani ne alıp veremediği olabilir sizinle de bir de düşmanlık edecek olsun! Haksız mıyım?
Dost ararsam da o beni bulsun... Kişi kendi nasılsa karşısındakini de öyle bilirmiş derler hani... Kendi de yanına dost diyebileceğim birilerini arıyorsa bende o potansiyeli de gördüğünden gelir arkadaşlık kurar pekala diyorum, doğru mu düşünüyorum ve ne kadar doğru...?
Akrabalar dahi kendi aralarında en ufak bir mirasta birbirlerini yiyecek duruma gelirlerken; kalkıp da bir başkasına nasıl dersin senden zarar gelmez diye...
İyi de ya benim bildiğim sır, bir başkasının hayatını kurtaracaksa? Benimle mezara gitse o zaman! Susup olabilecekleri izlemek de ne kadar doğru ve yakışır adam olan bir insana!
Sır, ağda diyorum bu sebeple de. Ağ dediğimiz de balık ağı belki, belki file, belki örümcek ağı, belki zehir, belki internet ağı, belki belki işte.....
Balık ağıdır diyorum sır; çünkü balıkların dili yoktur ve yakalansalar da öleceklerini bile bile yine de çıkartmazlar ağızlarında saklı baklayı.
Filededir belki sır; çünkü ilmeklerden oluşmuştur ve çözmeye uğraşsanızda salmaz kendini keseceğinizi koparacağınızı bildiği halde.
Örümcek ağıdır; neden mi? Çünkü örümcek ağları esnek olmalarına rağmen sağlamdırlar ve siz ne kadar el sürüp onu bozmaya çalışsanız da esner, fakat eski halinden taviz vermeyen güçlü bir yapıdadır. Günümüz teknolojisi dahi bu mucizeye akıl sır erdirmekte güçlük çekmektedir. Kendisine zarar verecek herhangi bir canlıyı da ağına alır ve bırakmaz.
Belki zehirdir dedik.. İçi içinizi yiyebilir bir tek sizin bildiğiniz bir durum. Korkarsınız bir başkasıyla paylaşmaktan, gördüğünüz cinayetin tek tanıdığı sizdiniz belki de...
İnternet ağı.. İşte bütün mesele bu :) İtiraf.com sitelerini bilirsiniz.. Kimselere söylemediklerini dökerler meydana... Başka bir rumuz, farklı bir karaktere bürünür ve beni kim tanıyacak ki der, yazar yazabildiğince yalan veya gerçek. İki kişinin bildiği sır değildi belki, ama binlerce insanın okuduğu yazı sır olarak kaldı orada. Kim nereden bilip tanıyacak ki değil mi?
*
*
*
Sevinçli
Not : Benim hiç sırlarım olmadı öyle... O yüzdendir belki de takılmadı ağıma kimse :P
Pardon da siz ne bekliyordunuz :)
(
Sır Ağda başlıklı yazı
Sevinç A. K. tarafından
2.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.