GÜN/EŞ-İM
Günaydınlar olsun yeni güne, doğarken dağların ardından bazen neşeli, bazen sevinçli, bazen dolu dolu işte.. Bazense; hüzün dolu ve korkup saklanan kara bulutların arkasına. Kendine güvensizlik mi yoksa ortaya çıkmadığın zamanlarda meydana gelen sendeki bu durum? Hani kara bulutların işi bu ki saklamaktır seni yutmaktır da ya beyazlara ne demeli..Onlar niye gizler seni benden ve istemezler görmemi..Cılız da olsa yansıtmanı engellerler pencereme doğru ışıklarını. Kıskanırlar mı yoksa bir tek beni aydınlatıyor olmanı?
Sen benim Güneşimsin işte. Bir tanecik gün/eş-im. Yüzüme aydınlık saçan ve yıldız gözlüm dediğinde parıldamasına vesile. Gerçi geceleri olmuyorsun yanımda ya, ne yapalım yani.. Hem sen olmasan gökyüzündeki taş parçalarının mecali kalır mı sanıyorsun parlamaya ve ben o zaman nasıl dilek tutabilirim senin bana biran önce kavuşman için. Sonra biraz da hasret gerek değil mi? Seninle ölüp seninle dirilmek ya da seninle batıp seninle doğmak yine gebe kalmış bir güne ve gömmek geride kalan dünü. Hem geçmişimize de bakmamak ve umutla geleceğe doğru adım atmak birlikte. Sen nereye ben oraya... Ya kutuplarda yaşasaydım hı? Buz tutmuş ve donmaya durmuş kaya parçası kalbimi kim eritirdi o vakit bir bakışıyla? Ayrıca, o zaman hiç göremezdim ve de hiç tanıyamazdım ki seni. Kim ısıtacaktı içimi, yüreğimi, bedenimi, ruhumu... Yanaklarımın kızarması ve mahcupluğu da sensin tabii. Kızarıyorum işte, elimde değil.. Bir de kaldırabilsem başımı biraz daha yukarı ve yine aydınlatsan karanlığa bürünmüş ruh çeperimi.
Bir de bir tek ben görsem seni. Herkes güneş gözlüğü kullansın lütfen! Haram olsun bakışlarınız etkilenirseniz eğer. Hem sende de var suç! Ne demeye etkilersin bir başkalarını hipnotik göz kırpışlarınla he!? Kıskandığımı bile bile. Ya da söyle ben gideyim gün ışığı görmemiş ve de göremeyecek olan menzile. Çıkamayayım çilehanelerden de gör bak nasıl kahrediyor ve de yakıyormuş hasretin ben kış mevsimini yaşarken.
Sakın da tutulma bir ay yüzlüye o taraflarda. Biliyorum görevin gereği gitmen gerek bilmediğim uzak diyarlara, ama tutulma işte. Güneş de tutulurmuymuş dedirtme kendine. Sadece ben tutayım ve gireyim çekirdeğine. Kanımız da kaynarmış aman deli deli. Söylesene kim tutabilir ki sevmekten geri?
Sen benim Gün/eş-im
Bir tek seni sevmişim..
Diye başlayan şiirler de yazarım hem ben sana beceriksizliğime ve aceleci yanıma rağmen. Şımartırım da ara sıra. Değdirmezsin de kendine ya sen istersin dokunmayı ve de işlemeyi kemiklerime kadar vitaminlerle sarıp sarmalayıp.
Tamam, tamam herkes sana muhtaç olabilir, herkes sana hasret kalabilir, yolunu da gözleyebilir, özleyebilir de bunların hiç birine sözüm yok. Demem o ki; benden başkasına meyillenme. Uslu bir çocuk ol ve gereken ne ise onu yap sadece bir de inatlaşma benimle.
Hadi gel şimdi uyuyalım birlikte. Sabah gene gelirsin sen gizli gizli pencereme ve çiçeklerim açar sayende, bir de mutluluk öpücüğü bırakırsın pencere pervazlarına sıkışmış daha taze yeni sımsıcak ki çok uzağa gitmiş olamaz.
Seni seviyorum gün/eş-im..
Seni seviyorum gecelerime ışık saçan ve sabahıma cıvıl cıvıl kuş sesleri eşliğinde ahenk olan ışıltım..
Nerede olursan ol, hep benimle ol, bir ol ve geceye inat aydınlat beni soğuk yatağımda.
Bir de şems olursan sen bu yüreğe ki, ne dermanım kalır etrafında dönmekten ne de kendimi geri alabilirim yanmaktan.
*
*
*
Sevinçli
Not : Gün/eş'iniz eksik olmasın her anınızda ve gününüzde :)
(
Gün - Eş - İm başlıklı yazı
Sevinç A. K. tarafından
22.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.