Ben sarıyım sen mavi... Yemyeşil çimenlerin üzerinde  çiğnemeye kıyamadığımız ve uçarak geçmeye çalıştığımız papatyalar açıyor şimdi ellerimde. Kim seviyor kim sevmiyor umrumda değil,  sen niyetine çektiğim tüm falların ucunda. Yanı başımda da olmasan inan yok bir ederi... Ben nasılsa yine çıkarırım olacağına. 

 Kuş kadar hafifim kollarının altına  alıp, sarıp sarmaladığından beri. Kalp atışlarının her birinden alıyorum o heyecan dolu ritmi. Kabına sığamıyorsun; farkındayım... 

 Gözlerimin içinde sadece "sen" var,  birde  mahcubiyetimin eseri. Arsız bir bakış atamıyorum her nedense... Utangaç  kızlığım da uzaklaşalı çok oldu halbuki. Dokunsam diyorum dokunsam ağlar mısın? 

Yine söyleyemedim işte... Seni en çok benim sevdiğimi mavi.. Seni en çok benim sevdiğimi... 

Gül yapraklarının  kurusuna  sarıyorum hasretle yanarken açıp koklayabilmek  için  ter tanelerini...  Hayranı olduğum hiçbir yazar yok seni tanıdığım günden  beri. 

Tüm şairleri arkama aldım, hedefim sen.. 

Aslına bakarsan mavi, çok uzak değilsin mesafe olarak. Kalkıp gelmek istesen bir köprü inşaa edebiliriz pekala kalbimden kalbine... Yan yana iken bile ayrı yazılırken; kader çizgimizde biz biz olup; yani sen mavi ve ben sarı aslında çok da güzel bir yeşil yaratabiliriz kurumuş dallarla bezenmiş hazan odamızda. 

Şu gördüğün dört duvar içinde küf kokarken çaput dolu sandığım, senin varlığınla doluşur rengarenk allı basma fistanlara. Bilmem gördün mü hiç mavi, odamda pencerem dahi yok. Girecek olan Güneş yasaklı kapılar ardında senin doğmanı bekliyor   damgamızı basmışken sancılı geçen bir gecenin ardından. 

Masumiyet sıfatı eskimedi  halen önümde akça pakça. Histerik duygularıma da yenilmedim içine  his katıp. Kirlenmeye yüz tutmuş beyazın kremsi ve bej tonlarında adıma çamaşır suyu ekledim. Çok mu belli ediyorum başımın ağrılarını mavi... ? Trajikomik bir halde gülüyorum yine acınası kendime, şu eylül ile sararmaya başlamış halime...

Sustum... Bir çocuğun bisikletinin arkasına attım kendimi. Pedalları her çevirişinde zincirleri koptu şehvetinin. Ayaklarımın dermanı yok mavi.. Bu defa sürünerek yine  sana gelsem ve kabul buyursan beni, yine sarıp sarmalasak ellerimizi halvet  içinde. Bambaşka bir renk katsan rengimin içine ve olsa bahar... 

  Bütün kelebekler diz çöktü önümde. Bir gün daha yaşamak için yalvarırlarken eteklerimde idama saldım beneklerini. Bizden  habersiz cümlelerimize zoraki  konulmuş  iki noktalar engel olamayacak  bu hikayenin sonsuzluğuna. 

Çiçek tarlası uzun zamandan beri konuşmaz olmuş siyaha bürünmüş  papatyalarla. Küs dağının zirvesine  taşınmışlar, neden ki?  İçine kapanmış kararmış rengi. Gelinciklerse en olmadık yerlerden taşı delip çıkamıyorlarmış yüz bulup topraktan. Bahar uğramadı yokluğunda bu semte.

 Çekilmiyor zemheri ayazında da düş gülleri. Kar taneleri ile buz tutmuş  kırlangıç yuvaları hiç istemiyor yaz gelsin. Aslında sen mavi, biz seninle neleri göze almamıştık ki değil mi? 

Sarılık geçirmiş hastalıklı ruhum, kan vermeye  hazır bir başkasına sen hariç. 
Salıncakta sallanan çocuklar, kötü gözle bakar oldular yokluğunun sebebinde  beni yalnız görüp. 
Benim ne suçum vardı ki mavi, hadi söyle... 
Sebebi sen kokan bir aşkın meyvesini dalından koparmak benim fikrim miydi! 

Hiç böyle iz düşümü olmamıştı hayalin... Sabırsız ve uslanmaz bir veledin bakkaldan şeker çalması gibi pişmandın aslında. İlk başta ne de eğlenceli gelmişti soğuk ayaklarımızı ısıtmak için birbirimize ovuşturduğumuzda. 

Yanağıma konan buseden  bir içimlik alıyorum şimdilerde. Elime her makas geçtiğinde kestiğim satırları  yok pahasına satıyorum hurdacılara.

 Köhne bir aşkın eşiğinde sürüklenirken  mavi, hiçbir ana renk katmadı beni yanına. 
Turuncu korkak çıktı, kırmızı olmayınca. 
Aramıza başka bir ton girmesin mavi... 
Ben seninle mutlu, seninle böyle yeşil ve seninle büyüyor bebeksi hallerim.. 

Güneş ne kadar parlak  olursa, gök o kadar açık olur ve renkler  o kadar belirgin. Eğer istemiyorsan  çöp konteynerlerine atıp; dökkuşağına sal beni... 

*
*
*
Sevinçli
( Bana Biraz Renk Ver -mavi- başlıklı yazı Sevinç A. K. tarafından 30.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu