Yetti artık, mersiyem sızdırmasın şehrimde kor;

Yanmasın faslım, zaman süzdürmesin leblerde nâr.

Gençlerin kasrında güller toy kurup dursun bugün;

Handa tâlihler değişsin, çağlasın sözlerde nûr.

Ceddimin bağrında hüsran kalmasın, cenk titretin;

Bağda fettan tütmesin hiç, yapmayın siz devri zâr.

Ölmesin canlar, getirsin nehre tekrar yangını;

Mevsimim süzdürmesin dert, yakmayın dillerde hâr.

Gönle hasret düşmesin, hikmetlerim kaybolmasın;

Rabbimiz mehtâba sık sık dikmesin katranlı sur.

 

Bentlerim yazdırmasın hicran, dizilsin güllerim;

Bağda tekrar şevkle yansın, çağlasın bülbüllerim.

 

Yanmasın dertlerle meskenler, süzün deryâları;

İklimin can yıksa, candan dizin Yahyâları.

Bozmasın kâbuslu devranlar yürek mehtâbını;

Örmeyin hiç gönle gafletler, süzün ferdâları.

Toprağım kaygıyla gaflet yığmasın zâr, dehre hiç;

Anneler yaş yığmasın hep, çağlatın sevdâları.

Zühreler yangınla Tâhirler süzüp durdurmasın;

Tütmesin kordan hüzünler, çözdürün hülyâları.

Mâbedim rahmetle gülsün, nûru örsün secdegâh;

Feyz alın siz mâziden, şehrimde diz mahyâları.

 

Kor fidanlar solmasın hiç, kasrı çağlatsın seher;

Bitsin artık zor fasıllar, şehre yerleşsin güher.

 

Gözdeler meltemle gülsün, gülmesin hüsranla hep;

Güllerim sevdayla gülsün, gülmesin hicranla hep.

Yaşlarım dinsin, kurutsun kasrı gözler yanmayıp;

Canlarım mehtapla gülsün, gülmesin katranla hep.

Ünsiyetler titresin, bağrımda sözler dizdirin;

Sözlerim maksatla gülsün, gülmesin nobranla hep.

Yerle yeksân etmeyin siz dehri, doğsun güneş;

Gençlerim nurlarla gülsün, gülmesin şeytanla hep.

Aşkı örsün can şafaklar, sağmasın dertler zaman;

Handeler sevgiyle gülsün, gülmesin fettanla hep.

 

Çizdirin hüsrânı artık, gelmesin baykuşlarım;

İnleyen kasrımda sık sık tütmesin zor yaşlarım.

 

Aşkı döksün martılar, deryam süzülsün bağrıma;

Handa bitsin kaygılar, mestan çizilsin bağrıma.

Güfteler yazdırmasın hüznüm, bozulsun mersiye;

Neşve yığsın gözlerim, meltem dizilsin bağrıma.

Ürperen günlerle fettanlar kapım çaldırmasın;

Nûru süzdür şevkle hep, vuslat yazılsın bağrıma.

Çağlasın tekrar hevesler, handa dehşet tütmesin;

Neylerin şavkıyla hep fırsat kazılsın bağrıma.

Canda canlar bulmadan hiç, son demim ten yakmasın;

Mâzimin mehtâbı yansın bir sezilsin bağrıma.

 

Ey güneş doğdurma kasvet, şavkı ördür bayrağa;

Anneler yığdırmasın zâr, nûru zerk et toprağa.

 

Elde pişmanlık serip, leblerde kasvet derleme;

Kaygısızlıklar yakıp, bağrında mürvet derleme.

Alçağın mehtâbı sık sık tütmesin nur şehrine;

Çağlıyorken anneler hep, gönle izzet derleme.

Gelmesin düşman, hüzünler yıkmasın, gülsün vatan;

Ölmesin hiç gülnihaller, câna gaflet derleme.

Kalmasın nehrimde katran, hâna derman yığdırın;

Bekliyorken nûru umman, köşke illet derleme.

Söylesin Pervâne maksat, susmasın, yansın bugün;

Mersiyen hiç tütmesin, kalbinde şirret derleme.

 

Fâtih’in kabrinde tekrar çağlasın hikmetlerin;

Bursa’nın bağrında tekrar çağlasın rahmetlerin!

 

( fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lün / )

 

 

 

 

( Terkib-i Bent başlıklı yazı pervane tarafından 7.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.