ANADOLU DESTANI MALAZGİRT
Zaman akıp giderken sonsuz aleme doğru
Azap aleminde dert, azap yurdunda soru
Akarsular mürekkep, ağaçlar birer kalem
Olsa
da anlatamaz ne insan ne de alem
Türkün
ruhunda gizli İslam’ın öz kimliği
Sevdamın
gözyaşları davamın sessizliği
İnsanlar
korku ruhlu ve insanlar hayalet
Manadan
soyutlanmış kemiğe bürünmüş et
Sevin
Anadolu’m gün elbet senin günündür
Alparslan’ın
ruhuyla her gün sana düğündür
Mukaddesler
emanetler alınırken ayağa
Gece
gözyaşlarını akıtır hep şafağa
Bizler
çile çekmeden gidersek sonsuzluğa
Anadolu
şikayet etsin bizi bayrağa
Dert
var, çile çekmek var, bu uğurda ölmek var
Sonsuzluk;
tek sevgilim, ölürsem beni sen sar
Her
gece ağlıyorsa mazlumlar için için
Biri
söylesin artık, ne bu bekleyiş, niçin?
Hey
Anadolu sen mi Alparslan emaneti
Yoksa
bizler mi olduk Avrupa esareti?
Dipsiz
fezaya doğru yükselirken aminler
Aminlerin
gözyaşı yedi kat gökte inler
Türk
tarihi yazılı Malazgirt iclalinde
Selehaddin
Eyyub-i Kudüs’ün hilalinde
Kapısı
açılıyor şanlı Anadolu’nun
Yıkılıyor
haçları akbaba ordusunun
Dualarla
beraber açılırken kapılar
Dilden
dile dolaşır o ölümsüz şarkılar
Peygamber
mayasında yoğurulmuş komutan
Sana
dua etmekte sonsuza dek bu vatan
Ey
gök kubbede ezan çınlatan şanlı asker
Senin
zaferin gibi olmadı hiçbir zafer
Senin
emanetindir yurt, bayrak, ezan ve din
Emanetlere
elbet duyan olacaktır kin
Bedir
gibi suskundu yazılacak o destan
Keşmekeş
hayalleri bırak Malazgirt’i an
Hani
Anadolu’nun her bir tarafı haçtı
Anadolu’nun
fethi muhakkak ihtiyaçtı
Bin
yetmiş bir yılını gösterirken takvimler
Olmayacaktır
artık adaletsiz taksimler
Ey
yedi katın sırrı şefkat ruhlu Peygamber
Alparslan’ın
yolunda bana, bana da yer ver
HAMZA KAPLAN
EYLÜL 2012