-Sözün hükmünü bilmeyenlerin…

 

 

 

1

havada pestil kokusu var

sütleğenin acı kokusu

toprağın dişteki cıyırtısı

kimine şifa verir

kimini yoldan çıkarır

 

2

gülkurusu dileklerden

avuçta ufalanan çıtırtılardı gül yaprağı

aklıma getirmemiştim kaçmayı hiç

at izinin it izine karıştığı ortamda da olsa

otama uymama belasına

günaha ortak olmamak için belki

pisliğiniz yüzünüze bulaşsın diye

yediğiniz lafınızdı ha bire

parkamı çıkarmaya fırsatım da yoktu

biriniz sırıtkan

diğeri osurgan

e arpa çöreği bahane

 

kül rengi sevdalarınızı

gül diye sunuyordunuz

üçayak oynamaya gücünüzde yetmiyordu da

üç maymunu oynuyordunuz ardı sıra

kendinizi haklı çıkarma telaşı

boş bırakmıyor meydanı

pür telaştasınız hepiniz bilerek

hepinizin ne mal olduğunu

körle yattın mı şaşı doğar

dünkü pezo dediğiniz bugün alnınızda ter

sen neysen adını o koyar

 

tülleri parçalanmış yüzün

genellemeler piç düşün ürünü de

kendinizi genele kaptırdınız

mangalda kül bırakmayacak bir yalama her sözünüz

 

sürünüz seyretsin

unu eleyen sarata sırıtsın

laf söyleme esaretini elinde tutan

kendinin sanırmış hürriyeti

konargöçerler kaşgaval derdi de aldırmazdım

sonradan anladım kendini öne alanın işaretini

sözün kıymetini

desin kendisi de en kuvvetlisinden olunca

 hem cinsine çeker

harman yeri düz olur

çalar sazlar oynar kızlar nasılsa

evin kilidi belinde kuşak içinde

beni kaşının tam orta yerinde

nefis derler de adına pek güvenmem eller sözüne

 
3

ne kadar ucuzluk ki

tüy sıklette ağırlık batman döver

dırabıza mı koyup tarttın hey mübarek

 

 

4

cam çerçeve kültürü yok Anadolu köyünde

her yerinde bir mermi izi

kırıldıkça küçülen

kapandı sanılan yara bir topak çamurda

taciz atışları izlisinden

sinek vızıltısı gelir iskân sesleri

her şeyinizi verdiniz de canınız

her şeyinizden evla

karşılaya dursun damak meydanı

meramınız sütleğen değil

şifadır da pekmez

kana çare değil

 

 

5

pörsüdünüz benim şakaklarımı kır döverken

değilsiniz

Allah’ın yarattığı bu meme nasıl yok

edilir denen canınız

peşkeşe duran bir öcünün

kanat vızıltısı yerden geliyor

elinde kaşık her çorbaya dalıyor

kökü boğazında sapı kırık

bu kadar açlıktan olmamıştı hiçbir şey

düşmemişti ayağa bu kadar

yüzünü göster ökçe ve adaletten uzak değilse zaman

söğüt dalından kesme bıçak

şavkınızı verince aya

ışık’ı görsen de girme içeri

 

çek ettirmeyin çaputu

selam salmayın ele

kuyruğunuz kıstırılır da bacağınıza

kloroz dediğinizde gücü yetmez horoz

hadi siz hangi dağdan çaldığınız yaranızla

oyalana durun

vurun kel horoza

birden sümsük çıktı ki ancak ona yeter gücünüz

sizden bulaşmış da arkanız harman yeri…

eğer yerindeyse aklınız

girme içeri

ür/e dur çık dışarı

hadi öttür borunu
çek yukarı
 
Ay da gülümsüyor bu gece...

 

 

29.09.12

gece yarısını yirmi geçe

GAZİANTEP

 

 

( Defterimdeki Suretler 4 başlıklı yazı MustafaKILIÇ tarafından 29.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu