Artık gitsen de bir gitmesen de!
Alıştım yokluğuna…
Kolay olmadı biliyorum ama artık olsan da olur olmasan da!
Bir hâkim nasıl kırarsa kalemi, bir âşık nasıl koparırsa gülü, bir nobran herif nasıl kırarsa kalbi öyle!
Hep ağladım biraz da sen ağla!
Yalvarsan da nafile yalvarmasan da!
Geçti o kafile…
Bitti o hikâye!
Ölmeden ölmek nedir bilir misin?
Nereden bileceksin? Sen hiç ayrılık elbiseni giymedin ki? Hiç terk edilmedin ki bir Ağustos gibi? Sonbaharın kapısında durmadın ki! Son sıcaklığını yaşamadın ki sevgilinin! Son sözlerini başucu türkünmüş gibi kulağında eksik etmedin ki!
Son bakış, son sarılış, son öpüş… Oysa her gidiş, her unutuluş, bir ölüm fermanıdır giden tarafından imzalanan kalan için.
Her gidiş bir mermidir delip geçen yüreği.
Her gidiş bir ölümdür can üstüne can alan.
Her gidiş bir küfrü bin küfre katandır.
Ölmeden ölmek nedir bilir misin?
Hiç âşık olmadın ki!
Hiç sevmedin, sevilmedin ki!
Aldatılmak, kandırılmak, aşka gelip terk edilmek…
Elbet budur en büyük ihanet severken yalnız koyulmak.
Yüz üstü bırakılmak. Kalbini ardına kadar açmışken ona günün birinde elveda diyerek açık kapıyı çarpıp gitmek!
Sahi nedir sevmek? Ya da ne değildir sevmek?
Güle bin mana yüklemek mi? Bülbülü âşık etmek mi?
Göğe bakıp mutlu çocuk yüzleri görmek mi? Bulutlara benzetmek mi o afetin düğüm düğüm saçlarını?
Zeytin gözlerini seyretmek mi saatlerce?
Bal dudaklarını düşlemek mi?
Ölmeden ölmek nedir bilir misin?
Bir umursamazlık almış başını gidiyor bu aşkta! Bir takmazlık, bir aymazlık, bir boş vermişlik, bir alakasızlık, bir lakaytlık. Sorma gitsin!
Bu can daha ne kadar çıkacak böyle durmadan.
Bu aşk daha ne kadar sürecek böyle med cezirle!
Ölmek sadece mezara konmak mıdır?
Yaşayan ölüler yok mudur?
Aşk ölüleri…
Aşk gömüleri… Ayakta ama cansız, hissiz, soğuk…
Toprak yerine gök örtülü…
Ölmeden ölmek nedir bilir misin?
Anlatayım bari:
Terk edilmişler mahallesinden…
Yalnızlar sokağından…
Hüzün apartmanından…
Feryat figan sesinden, gözyaşı sağanağından, ayrılık güneşinden, son mektuptan, son mesajdan, son bakıştan, son gülüşten sonrası cehennemdir artık, ötesi yok!
Gitsen de cehennemdir artık kalsan da.
Aklında yoksam eğer, yansam da bir yanmasam da!
Önüm arkam sağım solum; yoksun işte!
Ayrılık sobeledi beni.
Hınzır bir yalnızlık yokladı beni.
Kalsan da bir manası yok gitsen de!
Kalbinde yoksa yerim, olsan da bir olmasan da!
Ölmeden ölmek nedir bilir misin?
Bir vakitsiz ateş sarar tenimi.
Bir manasız sızı düşer içime.
Bir paslı bıçak ağrısı etime saplanır. Yazın karlar yağar başıma, kışın güneş doğar başıma; güldüğümde gözyaşlarım serpilir etrafıma, ağladığımda kahkahalarım çıkar ortaya.
Artık sevsen de bir sevmesen de!