aynalarında
çoğalır yansıyanı
gözden başladı
usta acaba neden
göz gibi var mı
en güzel organımız
nedeni yalın
görüyorsun da ondan
burunu nasıl
kartal gagası gibi
ağzından asıl
yemek için yaratıp
öpmeğe yarar
onu da bilebilsek
vay anasını
şehirli dudağından
aynaya bakıp
resim yapmalı hemen
düşün bir kere
şair baba içinde
keskin olsun çocuklar dedikçe şair baba
yüzünüze gülerek hoş geldin
baba dedi
ibramın arkasından durdu
öylece teskin
kedi gibi bakıyor gözün gözden gelince
tıpkı bu şekilde bir resim
yapmak isterim
ibram öylece durdu resim yaptıran sana
terim baştan aşağı boncuklanıp inerken
küskünlüğünde inat kokusuna
da buram
diyemedi şairden aynadan hep bakarak
karşına otursaydı çizer
miydim resmimi
ustasından gördüğü
üflüğünde yemedi
mermi mi kalem ucu noktası çizdiğinde
birbirlerinden bakıp birkaç
dakikasından
benzetmişsin bravo tıpkısı nazım hikmet
arkasından bakmadan gitti resim almağa
tarih kitabından hoş ne
güzel etmişsin
-güzel sanatlar
okudun mu sahiden
-hiç okumadım
-bu tarih kitabını
-gerçek okudum
-anladın mı – anladım
-gökte bir bulut
önünde koca kartal
pencere önü
kınalı bir karanfil
dalınca gözde
akan bir kan gibiydi
karanfil adı
dağa çıkardı onu
baktı duvara
baktı öyle ibrama
kalın kitaplar
önünde usta gördü
dövdü tuşları
öfkesinde sessizlik
daktilo sessiz
ibram dilini yutmuş
yerinde midir
babasına bakarmış
sevgilisine
anasına bakarmış
gibi baktı da
kucakladı “evladım”
köylü bir çocuk
her şeyden yoksun
okumalıydı
resimler çizmeliydi
şair bir baba
Köroğlu gibi hemi
deli dolu hem
hemi ustamdı benim
-resim yapmayı
kimden öğrendin ibram
-senden öğrendim
-benden mi öğrendin ha
öğretmedim ki
-benim resmi yaparken
fırçayı yüze
dikey yatay tutunca
-üflük de nesi
-hani bir üflemiştin
-çıraklığı gel
-ustam olsan olurum
191012denizligülcebahçe