“Bana yalan söyledin! Yalaaannnnn!” diye haykırdı Kaptan.
“Bana yalan söyledin ve bu yalan bütün doğrularını alıp götürdü.” Sinirliydi, fırının içindeki odun gibi kızarmıştı yüzü. İçi yanıyordu, yüzü bu yanmışlığın kırmızılığıylaydı.
Ah, belalım!
Ah delalım!
Kaptan şaşkınlık kızgınlık aldırmazlık takmazlık vesaire olumsuz duygunun tahakkümü ile serzenişte bulunuyordu Kezban’a.
"Bana öyle bir yalan söyle ki ömrümce sürsün doğruluğu" diye yazmıştı Özdemir Asaf. Ama bu yalan öyle bir yalan değil işte!
Masum değildi, küsleri barıştıran hiç değildi.
Sevimli değildi, şık değildi.
Aldatmaca üzerine kuruluydu, çalımı cakası havası ise cabası idi.
Ah Kezban! İsmi ile kaderi bir olur muydu bu kadar bir insanın? Bu kadar münasip, bu kadar rast, bu kadar denk, bu kadar isabet eder miydi? Bir isim bu kadar mı yaraşırdı bir bedene. Bu öyle bir yalan olsa idi can feda, ömür heba olsaydı uğruna.
Ah Kezban! Bana yalanlar söyleseydin bu kadar kızmazdım ama yalan söyledin. Bana küfür etsen daha iyiydi. Beni vursaydın daha yakışık olurdu. Küfretmedin, vurmadın ama yalan söyledin.
Bir oyunun parçası yaptın. Safiyetini ve masumiyetini yıkmak için bir aşkın yalandan daha sağlam bir silah yoktur. Yöneltin aşka bu silahı yıkın gitsin.
Günlerce haftalarca aylarca sakladın kendini.
Farklı bir kimlikle konuştun, güldün, ağladın.
İnandım sana, espri yaptım gülmen için, üzüldüğünde üzüldüm, gözyaşına gözyaşımı kattım. Ah Kezban! Kaptan uğruna neleri göze almıştı. Ne temeller üzerine inşa etmişti aşkını. Ne hayaller kurmuştu yarınlar üzerine.
Sen kalkıp ne yaptın? Söyle haydi! Sana bir itirafım var dedin.
De dedim:
—Ben sana yalan söyledim
—Neden?
—Çünkü seni çok sevdim kaybetmek istemedim.
—Yalanla mı sağlama aldın beni.
—Hayır öyle başladı düzeltemedim ama!
—Kezban, bana yalan söyledin.
—Silebilirsin beni, engelleyebilirsin ama ismim ve yaşadığım yerin dışında hissettiğim her şey gerçek.
—İsmim şu, mekânım şu… dedin. Yıkıldım o an, yakıldım sanki katledildim bir an, asıldım onlarca kez, kesildim kurban niyetine.
—Ben seni seviyorum ama
—Sus lütfen! Yalanlar üzerine kurduğun bu yalan aşk bitmiştir.
—Kaptan lütfen!
—Beni kaybettin Kezban, bir yalanla kaybettin, bin doğruyla gelsen boş artık.
Aydınlığa doğru yürüdü Kaptan.
Karanlıkta kaldı Kezban.
Güneşini aldı gitti Kaptan, gülüşünü, sözünü, özünü.
Yalnız kaldı Kezban, ömrüne dolanan bir yalanla kalakaldı yapayalnız yalınayak, yalan kalp!
“Bana yalan söyledin! Yalaaannnnn!” diye haykırdı Kaptan derinlerde bir yerde.
“Bana yalan söyledin ve bu yalan bütün doğrularını alıp götürdü.”
“Bana yalan söyledin!” diye bağırıyordu Kaptan.
“Bana yalanlar söyleseydin bu kadar koymazdı Kezbannnnn!”hayal meyal bir sesti Kezban’ın duyduğu.
Değer miydi bir yalan uğruna bir aşkı yıkmak!
Bir yalan uğruna bir aşka kıymak reva mıydı?