“Sözlere şans yağmurları döküldü,
Bir varmış/bir yokmuş hikâyeler ardından…”
Her şey kuralında;
Aşk bile erken bilemez dişlerini
Sevdaya…
Aklı-evvel!
Cadılardı sokak geçişlerinde
Erken kovuldular geceden
Sünepe duvarların benliğine
Oturan alınyazıları…
Ve ikircik semalarında buluşma
Yola çıkanda var/yoldan çıkanda
Yeniyetme;
Türküsüz bir eylemin
Son çırpınışında zaman
Elleri yemiş dolu çocuklar
Bit bağlamış saçlarını
Kınalı gülüşlere
Kan oturmuş
İkircikmiş
Şansları…
Aykırı bir endamın
Boşluklarına gizleniyor
Sayısız gelin çiçekleri
Yüreği gizli
Elleri serçe
Kalpten oyalı
Bakışlar kenger
Yinemi çiçek diye
Bağırıyor çocuklar
Söz boşluğu tarlalarda
Başları sarı günebakanlara
Çığlık yarıştırıyorlar
Avaz boşluklarında
Kırmızı elma şekeri çiziyor
Kader defterine minnacık
Avuçlarında ayaz
Dillerinde perçem
Korunaksız hecelere
Beyinleri nazlanıyor
Atam demeyen dilimi kesin bir ulusun
Geleceği yüreğimin ikircik destanında
Büyüyecek…