Bir gün
Yiğit mi yiğit bir Deniz olurum darağacında sallanan
Bir gün
Dalında titreyen bir sarı yaprak misâli
Ali Adnan...
İnanmayın
Yalan ”Uğruna ölürüm!” diye kükrediklerimin hepsi yalan!
Ben hem emanetin şairiyim
Hem ihanetin...
Meydanlara sığmayan Köroğlu olurum bazen
Gümbür gümbür gümbürderim
Bazen koşar varırım ehl-i zulmün kapısına yalınayak
Ve ağzımdan etrafa salyalar saçarak:
“Bolu, gurur duyuyor seninle Bey'im!” derim...
Ben hem masumiyetin şairiyim
Hem cinnetin...
Bir yandan destanlar yazar, ağıtlar yakarım Filistin'e
Bir yandan Arap’ın ihanetine celâllenir:
“Sırtımızdan vurdu kahpeler!” diye inlerim…
Ben hem enaniyetin şairiyim
Hem minnetin...
Kimi zaman
Elinde ok ve yayı, sırtında sadağıyla
Pişirilmiş çamurdan yüksek kulelerde
Gökyüzünü tarayan Firavun kesilirim.
Sonra Musa oluveririm birden
Göklere
Secdelerle yükselirim...
Ben hem cehennemin şairiyim
Hem cennetin...
Gün olur lânet okurum geçmiyor diye gecelere
Gün olur alır vururum yerlere yalnızlığımı.
Gün olur “dön!” diye diz çöküp yalvarırım ardından sevgilinin
Gün olur koca bir karlı dağ gibi keserim yollarını...
Ben hem muhabbetin şairiyim
Hem hasretin...
“Aldanma ki şair sözü elbette yalandır” diyen
Bir fuzulî âdemim ben
Anâsır-ı erbaaya merbut
Ve bir de masallara…
Hem vahdetin şairiyim ben
Hem kesretin…
Aklı karışmış küçük bir numunesiyim
İnsaniyetin…
Ahmet KÖKEN