Sandy kasırgası hızı saatte 140 kilometreye yaklaşan rüzgar ve sağanak
yağmur ile Karayiblerde onlarca kişinin ölümüne yol açtıktan sonra
ABD’deki eyaletleri vurdu.
ABD’nin özellikle Doğu yakasındaki
eyaletlerinde hayatı felce uğratan Sandy, çoğunluğu ağaç devrilmeleri
sebebiyle ve biri Kanada’da olmak üzere 49 kişinin ölümüne yol açtı.
Sandy
kasırgasının cep telefonu ile çekilmiş görüntülerini izledim. İlginçti;
korkuyu izledim, dehşeti izledim. Kimi bağırarak, kimi şaşkınlıkla,
kimi fısıltıyla, "oh my God" diyen insanların korkusuna ve hayretine
şahit oldum.
Kimileri yaşanan bela ve musibetleri ’doğa’ya
bağlıyor olsa da tümünü Allah yaratıyor. İnsan dehşete şahit olup
izlerken, dilinden ve yüreğinden dökülen "oh my God", "oh mein Gott",
"aman Allah’ım" kelimeleri oluyor.
Allah her olayı sebep-sonuç
ilişkisi içinde yaratıyor ve bu yüzden pek çok insan bu olayları Allah’a
değil, sebeplere bağlıyor. Oysa Rabbimiz bu olayları sebep kılarak,
insanlara acizliklerini gösteriyor. Ve bütün bunlar aklını
kullanabilenler için birer düşünme ve öğüt alma vesilesi oluyor. Kur’an
bu konuda, "Yoksa gökte olanın üzerinize ’taş yağdıran (fırtınalı) bir
rüzgar’ göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam
nasılmış bilip-öğreneceksiniz." (Mülk Suresi, 16-17) gibi birçok
ayetiyle uyarıda bulunuyor.
Yüce Allah verdiği musibet ve
belalarla insanlara ölümün yakınlığını gösteriyor, dünyada
varoluşlarının nedenlerini ve amaçlarını hatırlatıyor. Rabbimiz bu
olaylarla aslında insanlara merhamet ediyor. Çünkü zorlukları, yaşayan
ve şahit olan kişilerin dünya hayatının geçiciliğini ve her an sona
erebileceğini kavramaları için yaratıyor.
İnsan hiçbir bela ve
musibeti kendisinden uzak görmemeli. Bu felaketleri, zarar gören kişiler
de bela gelmeden önce muhtemelen kendilerinden uzak görmekteydiler. Her
insan dünyada yaşayacağı ortalama 60-70 yıl için, sonsuz hayatını feda
etme yanılgısından kurtulmaya çalışmalı.
Sahip olunan bütün
imkân ve özellikleri veren Allah’tır ve dilediği anda da hepsini geri
alabilir. Yok olacak şeyler peşinde hırsla koşarak yaşanan dünya
hayatının, ahiretteki sonsuz hayat yanında hiçbir değeri yoktur.
Kur’an
geçmiş toplumlara ilişkin bize birçok bilgi veriyor. Bunların
hatırlatılmasındaki amaç, kuşkusuz tarih bilgisi vermek değildir. Bu
kıssalar "ibret" alınması için anlatılıyor ki; arkadan gelenler doğruya
yönelebilsinler.
İnsanlık tarihi boyunca tüm kavimlerin Allah’a
başkaldırmak, O’na şirk koşmak, yeryüzünde haksız yere büyüklenmek,
insanların mallarını haksızlıkla yemek, sapkınlık ve azgınlık yapmak
gibi ortak bazı özellikleri olmuştu. Bu kavimlerin hepsinin ayrı ayrı
helâk nedenleri vardı. Yaşadığımız dönemde ise bu çirkin davranışların
hepsi fazlasıyla görülüyor. Bu sebeple bu dönemde imtihan da fazladır.
Helâk edilen her kavim bu döneme bir delildir. Bunlar çok önemli
işaretlerdir. Kıssaları "ibret" gözüyle okumamız gerekiyor.
Tüm
kavimler, doğal sebeplerle gelen afetler sonucunda cezalandırılmışlardı.
Deprem, sel, fırtına, yanardağ patlaması gibi. Bugün, çirkin
utanmazlıklarda bulunan ve eski toplumların işlediği suçları işleyenler
de, benzer cezalarla karşılaşabilirler.
Aradan binlerce sene
geçmesine rağmen bugün de Sodom ve Gomorra kentlerindekine benzer hatta
daha da aşırı sapkınlıklar yaşayan, sayıları oldukça fazla "Lût Kavmi"
var. Semud Kavmi gibi tartıda adaletsizlik yapan, Sebe ve İrem Halkı
gibi Allah’ın nimetlerine karşı nankör, Nuh Kavmi gibi dine ve müminlere
karşı alaycı, Ad Kavmi kadar adaletten sapmış toplumlar oldukça fazla
sayıda.
Toplumların teknolojik yönden ulaşmış oldukları düzey ve
imkânları, Kur’an ayetlerinde de haber verildiği üzere, hiçbir önem
taşımaz. Bunların hiçbiri, hiç kimseyi üstün, kuvvetli, güçlü, mağlup
edilmesi mümkün olmayan, galip olan Allah’ın azabından kurtaramaz.
“Yeryüzünde
gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir
sona uğradıklarını görsünler. Onlar güç bakımından kendilerinden daha
üstün idiler, toprağı alt üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp
çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar
etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki
Allah onlara zulmetmiyordu ancak onlar kendi nefislerine
zulmediyorlardı. (Rum Suresi, 9) buyuruyor Allah ve tam da bunu haber
veriyor.
Bu konular üzerinde derin düşünen insan, dünyanın geçici
ve eksikliklerle dolu bir mekân olduğunu ve Rabbine karşı aczini fark
eder, acizliğinden kaynaklanan hataları için Allah’tan bağışlanma diler,
tevbe eder. İnsanın kendi acizliğini kavrayabilmesi, Yaratıcısının
üstünlüğünü ve gücünü gereği gibi takdir edebilmesine, O’na muhtaç
olduğunu anlayabilmesine, dolayısıyla gerçek kurtuluşuna vesile
olabilir.
Sonsuz güç sahibi Yüce Allah, dilediği anda dilediği
toplumu helak edebilir. Ya da dilediğini dünyada güzel bir hayatla
yaşatır; ahirette azaplandırır. O’nun her şeye gücü yeter.
Allah,
yarattığı musibetlerle Kendisini hatırlatıyor. Allah’ın sonsuz rahmet
ve adalet kapsamına girmesi sebebiyle, her olayın arkasındaki İlahi
hikmeti göremeyebiliriz. Ama şu çok açıktır ki, Allah’ın yaratmasında
asla zulüm ve haksızlık olmaz. Allah kullarına zulmetmez; insan zalim,
kader adildir.
İşte biz, onların her birini kendi günahı ile
yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik,
kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik,
kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi
nefislerine zulmediyorlardı. (Ankebut Suresi, 40)
(
Sandyyi Doğanın Gazabı Mı Sandınız başlıklı yazı
fuatturker tarafından
11/7/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.