Ortalarda bir yerden el kaldırdım hayata
Ben de varım dediğimi hatırlıyorum
Üç beş gardiyan sormadan sürükledi bedenimi
Ölüme razı gelmedim diye yargıladılar
Oysa sen varken yüreğimde nasıl ölebilirdim ki
Kelimelerimin katili olduğumu söyledim mahkeme boyu
Aşk reçetesine yazdığım ilaçlarımı vermediler
Susuz yutkundum bütün anlatılanları
Yine tuttu mahkeme ortasında kalp ağrılarım
“Zararı yok” dedi hâkim bey istifini bile bozmadan
Yarın beşinci celsesi bu sonuçsuz yargının
Gölgelerin kısaldığı bir vakitte gördüm güneşi
El birliğiyle tükettik zaman ayıracını
Bağcıklarına bastım istemeden atardamarlarımın
Ölümün ışığı tekledi sol yanın kenarında
Ara verildiğinde uzaklara dalıyor gözlerim
Ardında zılgıtlar tutan kalabalık aşk için
Salasını az önce bitirmişti müezzin
Usanmış nefesler iltica ediyor bedenime
Yanmayı bilmeyen yanmayı bilmez diye hayıflanıyorum
Nedenlerini boş yere sıralıyor hâkim bey
Zaten karar verildi benim için aslında
Aksayan benliğimde kırıldı umutlarım
Yangın kokulu gözlerinden iltica ettim
Hasarlı kaldım adım aşkla anıldığında
Uzaklaştırma verdiler Kocaeli civarına
Bu gün son celsesinde duruşmaların
Yarası gitgide acıtıyor kalp ağrılarımın
Bir otobüs dolusu cümle var ceplerimde
Aşkı kurban ediyoruz cellâdın ellerine
Sonuna geldik artık sevgilim
Yerin burası değil dediğini duydum şehrinin
İzmit körfezinde bir kahkaha atıyorum arsızca
İçime kilitledim seninle geçmişimi
Küskünüm aşkımıza şahitlik eden duvarlarına .
âdem efiloğlu / ahir-i fırtına