Bayramda, şehit edilen Myanmar Müslümanlarının haberleri düştü
internete. Gün boyunca Twitter’da Myanmar için acil çağrı tweetleri
atıldı. Boğazı kesilmiş bir çocuk fotoğrafı retweetlendi sürekli ve
vicdanları sızlattı.
Bugün ise Gazze. Ah Gazze! İçimizdeki lime lime olmuş insanlık!
İnternetteki
kanlar içinde, yanmış çocuk fotoğrafları yürekleri acıtıyor. Müslüman,
Hristiyan ya da Musevi vicdan sahibi herkes bu zulme "hayır" diyor. Ama
en çok da biz Müslümanların canımızın acıması lazım. Birbirimize kin ve
nefretle baktığımız, sevgiyi, şefkati esas almadığımız, hâlâ bir ve
birlik olmadığımız için! "Namaz kılın" emrine uyup "kenetlenmiş bina
gibi saf bağlamak" emrini göz ardı ettiğimiz için!
Duyarlı olmak, bir
şeyler yapmaya çalışmak elbette vicdanî sorumluluğumuz. Ancak çözüm
tweet ya da slogan atmak değil. Çözüm ittihad-ı İslamdır. Birlik olmak,
kenetlenmiş bina gibi saflar halinde zulme karşı mücadele etmektir.
“Allah’ım zalimlere göz açtırma. Senin lanetin zalimlerin üzerine olsun!” duamızdır ancak fiilî dua da gereklidir.
Müslüman
akan kanları, aç ve susuz insanları, harap olmuş evleri ve içlerindeki
yoksul insanları görebilmeli. Masum çocukların ve kadınların
çığlıklarını işitebilmeli.
Şahit olduğumuz olaylar Deccalî
tuzakların büyüklüğünün ve fitnesinin boyutlarını gösteriyor. Akan her
damla kandan biz de sorumluyuz; hakkı, hakikati, iyiliği, barışı hâkim
kılmak için birleşmek ve "kurşunla kaynatılmış" gibi birlikte mücadele
etmeyi sorumluluk olarak kabul etmediğimiz için!
Birlik olmayı önemsemediğimiz için!
Yaşadığımız
dönem, gaflete kapılma, sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnızca
kendini ve ailesini düşünme, nefsâni tartışma ve çekişmelerle vakit
öldürme dönemi değil. Milyonlarca Müslüman zulüm altında yaşarken ve
çözüm İslam Birliği iken çaba göstermemek vicdansızlık olur. Her
Müslüman, Allah’ın emri gereği, İslam ahlâkının yaygınlaşması için
gayret etmeli. Dünyada bu sorumluluğu üzerine almaktan kaçınan insan
ahirette bu sorumsuzluğunun altında ezilebilir.
Müslüman,
dünyanın her yanındaki akan her damla kandan, zulme uğrayan, yaralanan
ya da hayatını yitiren her insandan kendisini sorumlu hissetmeli. Zulme
son verecek büyük güç olan İslam Birliği için hiçbir çaba içerisine
girmeyen kişi, bunun ağır vebaline de hazır olmalı.
İnsanların
birçoğu Myanmar’da, Gazze’de, Pakistan’da, Irak’da, Kırım’da,
Çeçenistan’da, Keşmir’de, Patani’de, Çad’da, Doğu Türkistan’da
yaşananlar hakkında bilgili değil. Hatta bu bölgelerin yerini bilmek bir
yana, adını bile duymamış insanlar var. Oysa bu bölgelerde yıllardır
şiddet gören, zulme uğrayan, baskı altında, aç ve yoksul yaşayan
insanlar bizim din kardeşlerimiz.
Diğer taraftan yaşanan zulüm
ve haksızlıkların bilincinde olduğu halde yardım edebileceğini
düşünmeyen bir çoğunluk da var. Bu yapıdaki kişi zulmün engellenmesi
için elinden bir şey gelmeyeceğine kendisini o denli inandırmıştır ki,
vicdanında hiçbir kıpırdanma olmadan kendi rutin hayatını rahatça
sürdürür. Oysa her insanın, zulme dair okuduğu haberler ve gördüğü
görüntüler karşısında vicdanı sürekli diri olmalı.
Peygamberimiz(sav) buyuruyor: "Mü’min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, bizden değildir.” (Hakim, IV, 352, Haysemi, I, 87)
Yüce
Allah buyuruyor: “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi
halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu
sahib) gönder, bize Katın-dan bir yardım eden yolla” diyen erkekler,
kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?”
(Nisa Suresi, 75)
Umursamaz, kayıtsız, kendini kurtarma
peşindeki bir yaklaşım Müslümana yakışmaz. Kesinlikle herkesin, acı
içindeki masum insanlar, tecavüze uğrayan kadın ve çocuklar için
yapabileceği bir şey vardır.
Yeryüzündeki zulmün temelinde
dinsizlik vardır ve inanan her insan dinsizliğe karşı fikir mücadelesi
yapabilir. Allah’ın varlığını, gücünü anlatmak, Allah’ı tanıtmak, Allah
korkusunu ve sevgisini öğretmek, ahireti, cenneti, cehennemi ve
dünyadaki sorumluluklarımızı hatırlatmak, bu acımasızlıkların son
bulması için atılacak ilk adım. Ve bu adımı samimi her insan atabilir.
Dinsizliğin
insanlığı yıpratıcı, yıkıcı etkilerini ortadan kaldırarak, din
ahlakının güzelliklerini yerleştirmek, tüm insanlara yapılan yardımdır.
İslam’ın anlamı olan barış, hoşgörü, sevgi ve şefkati esas alan bu çaba,
baskı ve eziyet yapan kişilerin de vicdanlarını harekete geçirebilir.
Ve böylece yeryüzünde zulüm engellenebilir.
İslam Birliği bugün
kaçınılmaz bir ihtiyaç. Güçlü bir beraberlik ve dayanışma zorunlu. İslam
âleminin ortak sesi olacak, dünyaya hoşgörüyü öğretecek, Müslüman olan
ve olmayan her insana refah ve huzur getirecek olan İslam uygarlığının
yeniden inşası için çaba göstermek, Allah’ın ipine hep birlikte sarılmak
en önemli sorumluluklarımızdan olmalı.
"Yapabileceğim hiçbir şey
yok, elimden bir şey gelmiyor" diyen Müslüman, İslam Birliğinin
kurulması için Allah’a samimi ve yoğun bir şekilde dua edebilir. "Hayır,
bunu da yapamam" diyen kişiye şunu hatırlatmalı; zulme rıza gösteren,
göz yuman, karşı çıkmayan, zulme ortak demektir.
Masum insanların
kanı akarken kimi zaman sadece izlemekle yetindiğimiz nice bayramlar
yaşadık. Dünya Müslümanları, Allah’ın ipine hep birlikte sarıldığı, akan
kanlar dindiği ve yeryüzündeki yangın söndüğünde; ancak o zaman bayram
“bayram” olur.
Rabbimiz vaadinden dönmez. O, nurunu tamamlayacak
ve İslam ahlâkını yeryüzüne hâkim kılacak. Ancak bu süreç bizlerin
imtihanıdır.
"Kim cehd ederse (çaba gösterirse), yalnızca kendi
nefsi için cehd etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnidir."
(Ankebut Suresi, 6)
(
Gazze İçimizdeki Lime Lime Olmuş İnsanlık başlıklı yazı
fuatturker tarafından
19.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.