Kainat Sahifelerinde Parlayan Sanat Nakışları
Kâinatta her olay Allah’ın dilemesiyle gerçekleşir. Güneşteki
patlamalardan, yeryüzünde bir yaprağın ağaçtan düşmesine kadar her şey,
O’nun dilemesiyledir. Allah’ın sonsuz ilmi ve gücü, yarattığı her
varlıkta tecelli eder. Rabbimiz, Kendi tecellileri olan canlıları her an
yaratmayı sürdürür. Ve yarattığı her “şey”, kâinat kitabının bir
sayfası, bir kelimesi, bir harfidir.
Bediüzzaman Kur’ân’ın,
kâinatın ezeli bir tercümesi, kendi lîsanlarıyla okudukları âyetlerin
tercümanı olduğunu söyler. Ve kâinat kitabının tefsiri olduğu gibi, yer
ve göklerin de sahifelerinde örtülü olan esma-i hüsnânın definelerinin
keşfedicisi olarak tarif eder.
"Evet Kur’an-ı Hakîm, şu
Kur’an-ı Azîm-i Kâinatın en âlî bir müfessiridir ve en beliğ bir
tercümânıdır. Evet, o Furkandır ki: şu kâinatın sahifelerinde ve
zamanların yapraklarında kalem-i kudretle yazılan âyât-ı tekvîniyeyi cin
ve inse ders verir. Hem her biri, birer harf-i mânidar olan mevcûdâta
"mâna-yı harfî" nazariyle, yâni onlara Sâni’ hesabına bakar; "Ne kadar
güzel yapılmış, ne kadar güzel bir surette Sâni’inin cemâline delâlet
ediyor!" der. Ve bununla kâinatın hakikî güzelliğini gösterir. (Sözler,
124)
Bediüzzaman’a göre kâinat kitabının esas görevi, okuyanlara Yazarını ve O’nun sıfatlarını öğretmektir;
"Sahife-i
alemin eb’ad-ı vasiasında(geniş ebadında) Nakkaş-ı Ezeli’nin yazdığı
silsile-i hadisatın(olaylar silsilesinin) satırlarına hikmet nazarıyla
bak... Ta ki mele-i âlâdan(büyük meleklerin âleminden) uzanan şu
selasil-i resail(mektup silsileleri) seni âla-yı iliyyin-i
tevhide(tevhid mertebelerinin en yükseğine) çıkarsın.” (Mesnevi-i
Nuriye, 225)
Kâinatta, maddeyi oluşturan atomlardaki
elektronların yörüngesinden, gezegenlerin yörüngesine kadar muhteşem bir
tasarım ve düzen vardır. Tüm maddelerin yapıtaşı olan atomun
çekirdeğini bir arada tutan ’güçlü nükleer kuvvet’ , fizik kurallarının
tanımlayabildiği en şiddetli kuvvettir. Diğer yandan galaksilerin,
yıldızların yörüngelerinde kalmalarının nedeni olan ’kütle çekim
(yerçekimi) kuvveti’ kâinattaki diğer kuvvetlere oranla şiddeti en düşük
kuvvettir. Bu kuvvetin değerlerinde bir azalma olursa yıldızlar
yerinden kayar, dünya yörüngesinden kopar, bizler dünya üzerinden uzay
boşluğuna dağılırız. En ufak bir artma olursa da yıldızlar birbirine
çarpar, dünya güneşe yapışır ve bizler de yer kabuğunun içine gireriz.
Bu düzenin sahibi Allah, mucizevî bir yaratışla, en küçük kuvvetle
yıldızları yörüngelerinde tutar, en şiddetli kuvvetle küçücük atomun
çekirdeğini kaynaştırır. Bütün kuvvetler, O’nun koyduğu ‘ölçü’lere göre
hareket eder.
Kâinatta, bilinen 300 milyar kadar galaksi ve
her birinde bulunan 300 milyar yıldız, sonsuz ilim sahibi yüce
Rabbimizin kontrolünde dönüp durur. Bu muhteşem büyüklükteki galaksiler
bazen birbirlerinin içinden geçer ve bu sırada asla birbirleriyle
çarpışmazlar. Her şeyi kusursuzca yoktan var eden Allah, yarattığı her
şeyi, kadrini hakkıyla takdir etmemiz gereken hayranlık uyandırıcı bir
dengeyle düzenlemiş ve emrimize vermiştir.
Bediüzzaman
Âyetü’l-Kübra’da, "bir kısmı arzımızdan bin defa büyük ve o büyüklerden
bir kısmı top güllesinden yetmiş derece sür’atli yüz binler ecram-ı
semâviyeyi(gök cisimlerini) direksiz, düşürmeden durduran ve birbirine
çarpmadan fevkalhad(olağanüstü) çabuk ve beraber gezdiren; yağsız,
söndürmeden mütemadiyen o hadsiz lâmbaları yandıran ve hiçbir gürültü ve
ihtilâl çıkartmadan o nihayetsiz büyük kütleleri idare eden ve güneş ve
kamerin vazifeleri gibi, hiç isyan ettirmeden o pek büyük mahlûkları
vazifelerle çalıştıran..." ifadeleriyle göklerdeki muhteşem düzeni tarif
eder. Ve Hâlıkının varlığının, göklerin varlığından daha açık olduğuna
işaret eder... Ki Allah’tan başka Îlâh yoktur.
Allah’ı
göklerde ve yerde aciz bırakacak hiçbir güç yoktur. O, istediğini
istediği gibi yapmaya gücü yetendir. "Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü
kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep)
olsa, yine de Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah,
üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Lokman Suresi, 27)
Bir
tükenmez kalemle ortalama yüz sayfalık bir defteri yazarak
doldurabiliriz. Âyette ifade edildiği gibi yeryüzündeki tüm denizlerin
ve yedi katının daha mürekkep olduğunu düşünürsek, Allah’ın
kelimelerinin, insan aklının kavrayış gücünün ötesinde sayılamayacak ve
yazılamayacak kadar fazla olduğu çok açıktır.
"Hikmet, kâinat
sahifelerinde parlayan san’at nakışlarıyla tebarüz eder(görünür)" der
Bediüzzaman. Allah, Hakîm’dir; hikmet sahibi, sağlam, muhkem olandır.
Kudret kalemiyle yarattığı düzen, yarattıklarındaki sanat nakışları
O’nun Hakîm isminin tecellileridir. Göklerde, yerde ve ikisi arasındaki
mükemmel ve ihtişamlı düzeni yaratan eşsiz gücü, ancak samimi ihlâs
sahibi ve yüzeysel bakmayan kulları görüp okuyabilir.
Fuat Türker
(
Kainat Sahifelerinde Parlayan Sanat Nakışları başlıklı yazı
fuatturker tarafından
27.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.