ÇALINAN HAYAT.
Ufak bir çocukken geleceğini nasıl elinden alındığını, anlatırken
gözlerinden yaşları saklamaya çalışan kadını dinlerken insanlar böyle cehalete
sürükleniyorlar diye düşündüm.
O, zamanlar üç yaşlarında gazetelerin büyük harflerini heceleyerek
okumaya başlamış dört yaşlarında tamamen sökmüş okumayı divanın altına girip
öyle okurmuş bir sürü roman ve mizah dergileri okumuş en çok da Kemal ettin
Tuğcuyu okuyarak ağlarmış duygusallık o yaşlarda başlamış onda sanki başına
geleceklerini biliyormuş gibi okurken kitapları gözüne çok yaklaştırdığı için
şaşı olmuş birkaç kişi kollarını ve bacaklarını tutarak limon sıkmışlar
gözlerine düzelmiş sonra bir sürü oyuncakları olduğu halde o yaşlarda kitapları
tercih eder bebeklerini öğrenci kendisi de öğretmen olur onlara okuma yazma
öğretirmiş oyunlarında öğretmen hayalleri kurarmış
Akşam olunca da ezberlediği şiirleri eve toplanan komşulara okur
kızılca bir alkış kopar yanakları kızarana kadar öperlermiş.
OKUL GÜNLÜĞÜ
Okul yaşı geldiğinde, annesi okula kayıt ettirip tekrar işe gittiği
için ağabeyi onu kucağında götürmüş okula çünkü bulutlarla korkuturmuş
anneannesi o yüzden bulutlar onu kaçırıp gökyüzünde saklayacağını sanırmış ağabeyi
kucağından indirip kendi sınıfına yönelince ağlayan çocukları görüp bayağı
korkmuş kara tahtanın üzerinde Atatürk’ün resmine takılmış gözleri sanki ona gülen gözlerle
bakıp evine hoş geldin dercesine o sırada içeriye giren güler yüzlü biri ona elini
uzatmış kürsünün yanına götürüp saçları sonra da yüzünü okşayıp ön sıralardan
birine oturtmuş o an içine bir sıcaklık hissetmiş ve kendi hayalinde yol çizmiş
bende öğretmen olacağım diye kendince ant içmiş. Büyüyünce öğretmeninden aldığı
bayrağı gururla en yükseklere taşıyacak ve sevgiyle hamuru yoğurup gelece
güvenle yetiştireceği yeni nesilleri hayal etmiş zil çalana kadar
BİR KIŞ SABAHI
Üşüyerek okula gidip
geldiği sırada sınıfta titrediğini fark eden öğretmeni ertesi gün sınıfa küçük bir valizle gelmiş o an içine korku
kaplamış öğretmenim ne olur bizi bırakmayın diye sarılmak için ayağa kaktığında
öğretmen çağırmış korkusu daha da
artarak öğretmenin yanına gitmiş.Valizi
açıp içinden kırmızı bir palto çıkarınca şaşırmış öğretmen paltoyu giydirince
içini sevinç kaplamış çünkü hep kırmızı bir paltoya sahip olmak istermiş bu
isteğini hiç söyleyememiş annesi her akşam işten eve gelince ablalarını
ağabeyini ve kendisini sıra dayağına çektiği için annesi gelmeden uyumaya
çalışır yada uyur numarası yapar dayak yemekten öyle kurtarırmış kendini bazen
de nasibini alırmış dayaktan o yüzden isteyemezmiş kırmızı paltoyu istese
biliyormuş dayak yiyeceğini sevinçten öğretmeninin ellerini öpmüş birazda utanarak gözünden yaşlar süzülerek yerine
oturmuş
OKUL HAYATININ BİTİŞİ
Üç
sene okul hayatının ardından ortanca ablası şizofren hastası olmuş dördüncü
sınıfa gideli daha bir ayı dolmadan annesi eve erken gelmiş ve kendisine demiş
ki bundan böyle okula gitmeyeceksin ablana bakacaksın ben çalışmak zorundayım bu kelimeyi duyunca başından aşağıya kaynar sular boşaldığını hissetmiş göz pınarlarına yaşlar dolmuş neden ben
kurban olarak seçildim acaba diye düşünmüş cevap ta bulamamış kendi sorusuna bu arada okula gidememiş
aradan seneler geçtiği halde o güler yüzlü öğretmenini nede okşayan sıcak eli
unutmuş eski sandığın içinde
öğretmeninin verdiği kırmızı palto çarpım tablosu olan cetvel birde fareli
köyün kavalcısı tek hatıraları okuldan kalan anıları ve gözpınarlarında dökülen
yaşları okul hayatını böyle bitirtmişler artık karşımda geleceği çalınmış gözü
yaşlı bir kadın hikayesini bitirdikten sonra hayatımın en acı sorusunu soruyordu bana
hayatı geleceği nasıl avuçlarımda tutacağım
onu teselli edecek kelime bulamadım elinden çalınmış geleceğini ona kim geri verecekti şimdi yanımdan ayrılırken keşke dedim keşke bunları hiç yaşamasaydı
hıçkırıklar boğazıma diziliverdi