Tuzaklarla dopdolu
yolların başındasın,
Nefsini heder
edip karartma geceleri.
Mevsimlerin
tarumar, ne yaz ne kışındasın,
Nefsini heder
edip karartma geceleri.
Gözlerine
bakamam, gözlerim sele döner,
Endamına
baktıkça yüreğime dert iner,
Adım adım
eririm, neşveler bir bir söner,
Nefsini heder
edip karartma geceleri.
Koşuyorsun
hoyratça ziyasız sabahlara,
Durmadan
hüsranları dokursun tezgâhlara,
Meyledersin
mecliste yanmayan segâhlara,
Nefsini heder
edip karartma geceleri.
Matemle
örüyorsun şehrinin fistanını,
Almıyorsun
kaleme gönlünün destanını,
Zerk edersin
bağlara dilinin şeytanını,
Nefsini heder
edip karartma geceleri.
Mehtabına
dökersin dinmeyen kâbusları,
Baykuşlarla
çoğalır gönlünün fanusları,
Getirmezsin
şehrime nur yüklü Yunusları,
Nefsini heder
edip karartma geceleri.
Pervane’yi
çaresiz bırakma ey dildarım,
Sürekli
elemlerle yanmasın sonbaharım,
Bekleyen
alevini şahlandır gülizarım,
Nefsini heder
edip karartma geceleri.