Hadi ne
duruyorsun tezgâha yükle çile;
Sevdasız hece
kurma, destanın sükût eder.
Rabbinin
hikmetini yaklaştır artık dile;
Gönlünde alev
karma, harmanın sükût eder.
Nehirlerde gezinme,
yüz şimdi okyanusta,
Hüsranların
kalmasın gönül denen fanusta,
Olmasın
gecelerin bitimsizce kâbusta,
Sözünü şerle
yorma, ummanın sükût eder.
Can yakan
hüzünleri zerk etme çiçeğine,
Gafletleri
dayatma bahçenin dibeğine,
Acıların
gelmesin canlanan emeğine,
Bağbanlarını kırma,
bostanın sükût eder.
Avcıyla birlik
olup üzme ormanlarını,
Sisler açılsın
artık derme dumanlarını,
Bülbüllerin
şad olsun, ördür dermanlarını,
Mevsimlerini
yarma, ceylanın sükût eder.
Bu âlemin
geçici, bugün varsın yarın yok,
Saplama
yüreğine hüsranınla bin bir ok,
Ördür artık
tövbeni, süzülmesin gönle şok,
Özüne gaflet
sarma, zamanın sükût eder.
Ey Pervane yak
artık, yanmayan sineleri,
Şehrine güller
yığıp ihya et haneleri,
Canlarının
özüne süzdür Medineleri,
Menzile aşksız
varma, fermanın sükût eder.