duyarım şerha şerha
yokluğunda bir şehir susar
bir payitaht kurulur otağımda
bir şehir ki şehr-i istanbul
sanırım mahpeykerim
dil-i suzanım
lâll olur dillerim, hayal-i sükutunla
savrulurum diyar diyar dört mevsim
renklerine bürünürüm İstanbul
kayıp hayallerimin asude şehri
sakla beni tüm haşmetinle
sırrı kadim bir tahayyülle
yine kapında mahcubum
sırlarımla sakla beni
sar, yüreğinde büyüt istanbul
kuşatılmışım yedi tepeli surlarında
kalmışım mahcûr
bir tonozun sütun gergefinde nakış nakış
surlarında bir kemer de ben olmuşum
akrep dilli yelkovan güftesinde
as beni burçlarına istanbul
ulubatlı bir nefer suretinde
dilersen günahkâr bir kul say gitsin
kız kulesi misali marmara önlerinde
hazerfan edasıyla uçurumlara savur
tayy-i zaman tayy-i mekân içinde
tozlarına bulanayım İstanbul
eyyüp sultan misali
mehtabım, yüreğimdeki sevda
nebiler nebisinin müjdesi
sultan ahmet, ayasofya, kız kulesi bir yanım
el açtığım duam gibi duamdasın istanbul
ibrahim’in dizlerinde ismail gibi
zincirlikuyu’da bir musallada
makberim olsun türabında
kucağında avunayım istanbul