Cılız, cüce bir ışık yansırken dolunaydan
Asumanda yıldızlar kurdular geceye tak
Boğuşurken zihnimle bir ok fırlayıp yaydan
Gitti vurdu hedefi işe yaramadı fak
Şehrin ünlü saati gece vururken dan dan
Sokaklarda kimse yok ıpıssız koca meydan
Zaman sanki gardiyan odam kapkara zindan
Yırtıp da karanlığı hala atmadı şafak
Kül rengi bulutlardan umarken biraz rahmet
Kopar içte kıyamet beklemek verir zahmet
Boşver fısıltılara gölgeyi güle vehmet
İnsanı kahreden şey içinde doğan nifak
Kader derdi bin öğün zevki bir öğün verdi
En sonunda acıyıp birkaç mutlu gün verdi
Yeşerdi tüm umutlar yeniden sürgün verdi
Yalnızken çaresizken nura gark oldu afak
Uymayıp elaleme kurtulup kuşatmadan
Yâr’in gönlünü yapsan kaşlarını çatmadan
Küçük kusurlarında ona tutup atmadan
Al elini eline kalbiyle kur ittifak
Tan yeri ağarırken bir nisan sabahında
Bir başka doğdu güneş, mutat güzergâhında
Bülbül şarkı tutturdu makamın segâhında
Sevi ile şakırken gül açtı ufak ufak