.Fatma, bahtı kara biriydi. Daha
doğmadan yazılmıştı, onun kara yazısı alnına. Doğru dürüst evlilik hayatı
olmamıştı, mutlu olacağı yerde zehir olmuştu evlilik hayatı ona.
.Fatma güya bir zengin kızıydı. Her
şeyi vardı babadan kalan malı mülkü ne istenirse vardı mutluluk adına.
.Olmayan tek bir şeyi vardı o da
sevgiydi hayatındaki. Bir evin genç ve güzel bir kızı iken, babası onu istemediği
halde evlendirivermişti, yanındaki beslemesi evlerinin yanaşmasıyla.
.Oysa onlar aynı evin içinde beraber
yaşamışlardı, beraber aynı evde kardeş gibi büyümüşlerdi. Aynı çatının altını
paylaşmışlardı onlar yıllarca büyürken.
.Ama ne derler eskiler, “ateşle barut
yan yana durmaz.” babasının beslemesi olan genç adam, bir gün sinsice giriverir
genç kız Fatma’nın koynuna. Olan olur, istemeden genç kız Fatma, bu erkeğin
kadını oluverir günlerden bir gün.
.Yapılacak tek bir şey kalır, mahallede
köyün içinde etrafta halk arasında daha fazla dedikodu çıkmadan bunları bir an
evvel evlendirmektir.
Düğün dernek kurulur biri besleme
biri de evin kızı iki genç aynı çatının altında iken, evlendirilir onlar için yeni
bir yuva kurulur.
.Çok geçmeden bir gün yeni evli olan
bu genç kadının babası, bir çatışma sırasında asiler tarafından silahla
vurularak öldürülür. Arkasından gelen aylarda da, babasının ölümüne dayanamayan
başlarına gelen olaylara üzülen annesi de ölür. Bir evin tek kızı tek çocuğu
olan Fatma artık, istemeyerek evlendiği taciz gördüğü erkekle, yapayalnız
yaşamaya başlardır.
.Artık Fatma kadın, babasının, annesinin
korumasından mahrumdur. Üstelik babasından kalan mal mülk para pul, neyi varsa
bunların kullanılması ve idare edilmesi de, bu zorla evlendirildiği üstelik hiç
sevmediği kocasına geçerdir.
.Adet böyledir çünkü o yıllarda,
Anadolu’ da kadınlar mal mülk idare edemezlerdir. Ancak eşler hak sahibidir
böyle konularda.
.Genç kadının istemeyerek evlendiği
eşi, aksi huysuz biri olduğu gibi kazanmadan bulduğu malın mülkün üzerine
oturunca har vurup harman savurmaya başlardır.
.Yaradılıştan içinde olan dürtüler yetenekleri
ortaya çıkar. Meyhanelerde her akşam içmeye, kumarhanelerde kumar oynamaya
başlardır.
.Eve gelince evde artık kavgalar
çoğalır. Fatma kadın, birbiri arkasına bitmek bilmeyen kötü günler yaşanmaya
başlardır artık.
.Kadın belki der çocuklarımız olursa,
onların varlığı bizi mutlu eder onlar babalarını doğru yola getirir diyerek,
çocuk bir yuvanın mutluluğudur diyerek arkası arkasına çocuklar doğurmaya sıralamaya
başlar ve birçok çocuğu olur bu istemeyerek evlendiği sevmediği kocasından.
.Oysa hiç de öyle olmazdır. Aksine çocuklarla
çoğalan aile karşısında artan masraflar da artınca, kadının ölen babasından
kalma malları, mülkleri, var olan taşınmazları birer, birer elden çıkmaya satılmaya
başlanırdır.
Kumar içki masrafları bir taraftan
çocukların giderleri bir taraftan derken var olan servet hızla erimeye
tükenmeye başlardır.
.Fatma kadın başlarına gelenden kahrolmaktadır.
Yine de, doğurup büyüttüğü iyi kötü kavgalar içinde ona buna muhtaç olmadan
yetiştirdiği çocukları ile mutlu olabilmenin yollarını aramaktadır.
.Bu zoraki evlenen kadının, zor
günlerde sığınacağı onun da pek fazla akrabası da yoktur. Annesi babasından
sonra hemen öldüğünden kardeşleri de olmadığından, dertlerini acılarını içinde
bulunan çıkmazlarını yetiştirdiği kendi çocukları ile paylaşmakta, kendini zor
koşullar altında olsa da onlara vermektedir.
.Fatma kadın kocasından doğan aile
içindeki geçimsizlerden doğan dertlerini unutabilmek adına bu arada sigaraya
alışır. Evinde yaşadığı huzursuzlukların verdiği acıları biraz olsun
unutabilmek adına hiç durmadan sigara içer sigara tütün tiryakisi olur
çıkardır.
.Çocukların kimisini okutur iş sahibi
yapar, kimisini görücü usulü ile evlendirir onları iyi kötü yuvalarına
kavuştur.
Koca dayağından koca kavgasından
bıkan bu bahtı kara Fatma kadın, bir gün başını alır gider çocuklarından
birinin yanına sığınır.
Sığınır sığınmasını amma, çok
geçmeden o zamana kadar çok bilinmeyen bir hastalık bunu yakalar. Gittiği
doktor bunun tedavisi olmayan çok gecikmiş bir hastalık olduğunu, onun yaşaması
için ancak birkaç aylık bir ömrünün olduğunu söyleyerek, onun hastalığı için
yapılacak bir şey kalmadığından bahisle onlara açık, açık yüzlerine karşı söz
ederek evine geri gönderir.
.Fatma kadın artık yakında öleceğini
biliyordur. Fakat ölüm onu asla korkutmazdır. Ölümü kendisi için yaşadığı kâbus
dolu yıllardan dolayı bir kurtuluş olarak görürdür.
.Fatma kadın ölümüne kadar geçen
zaman içinde kapı, kapı dolaşarak tanıdığı kimler varsa helallik toplar,
hepsiyle bir, bir vedalaşır ve sonra evine dönüp kendisini sevmediği kocasının
yaşadığı evinde ölümünü beklemeye başlardır.
Kocası eşinin öleceğini biliyordur.
.Eski huyları gitmiş içkiden kumardan
vaz geçmiş olarak, beş vakit’ de namazını kılarken bir taraftan da, kendisini ölmeye
hazırlanan eşine af ettirmeye çalışır. Pişmanlıklar içinde adeta ona son
günlerinde yalvaran biri haline gelir.
.Zaman çok sürmez üç ay sonra ölüm
ona baki olur. Ve hayatı boyunca hiç yüzü gülmeyen, bu Fatma kadın isteyerek ve
severek geldiği gerçek dünyasına geri döner.
.Eşinin ölümden kendini sorumlu
hisseden huysuz koca, kendini o günden sonra namaza oruca verirken, içkiden
kumardan uzak geçirdiği yalnız yaşadığı günlerini elinde tütünden sarma
sigaralar pencerelerin önünde kara kara düşünerek geçirirdir.
.Ölüm onu on yıl süren bir sefaletin
sonunda bir gün gece yalnız iken yakalar. Eve gelenler onu evinde ölmüş halde
bulurlar. Bir ailenin dram dolu hayatı sona erer.