*************************************
       İnsan bazen neyi, nasıl yazacağını düşünemiyor. Kalemin değil duyguların konuştuğu anları yaşıyorsunuz.. Bazen keşkeler takılıyor kafanıza. İnsansınız ve insan içinde yaşıyorsunuz, insanı da “Nankör” olarak tanımlıyor yüce yaradan. Sevginin, vefanın, hoşgörünün, kardeşliğin yanına bir de “Nankör” sıfatını koymanız gerekiyor.

      Bu tespiti biz değil, bizi yaratan Yüce Mevla yapıyor. Geriye dönüp baktığınızda “keşkeler” azsa sorun yok. Ama hayatınız keşkelerle doluysa seçiminizde, takıntılarınızda bir sorun var demektir.   “Keşkeleri” çok olanlardan değilim şükür. Atalar; “İnsan beşer, bazen şaşar” demişler. Yani insanoğlu bazen hatalara maruz kalabiliyor. Yeter ki, bu hatalar Hakk’ı inkar derecesine ulaşmasın.
 
       Keşkeleri geçelim, nankörlüklere de takılmayalım. Bu duygu yoğunluğunun arasında bir sevgi seline boğulduk diye bilirim. Mevla hepsinden razı olsun! Terazinin ağır gelen kefesinde güzellikler var. Dostlarım ve arkadaşlarım beni telefon yağmuruna tuttular, hepsine de teşekkür ederim. Onlardan Allah razı olsun. Demek ki, yanlış yapmamışız?

       Dostlukları, vefayı ve nankörlüğü düşündüğümde aklıma o yılanla kaplumbağanın hikayesi geliyor:
        Hani nehri geçemeyen zehirli yılanın kaplumbağaya dostluk-arkadaşlık adına rica edip kendisini karşı yakaya geçirmesini dilediği meşhur hikaye... Sonunu da biliyorsunuz canım.Yılan kaplumbağanın sırtına binmiş nehri geçmektedir. Tam karşıya geçecekleri sırada yılanın "uzat boynunu bir öpeyim, teşekkür edeyim kaplumbağa kardeş" derken kaplumbağayı zehirleyip öldürmek isteyen yılanın hikayesidir bu...

         Can telaşı içinde nehri geçemedikleri için aşağı düşüp, suda boğulan yılanı kaplumbağa kuyruğundan çekip almıştır. Up uzun kumlarının üzerine yatan yılana kaplumbağanın cevabı enteresandır:" Ha şöyle dosdoğru olsaydın ya!... "

         Üç gündür dostlarımız bizi arıyorlar, seninleyiz, yanındayız, bize ne düşerse varız, diyorlar. Gönlüme soğuk su serpmelerinin yanı sıra; “Yalnız değilsin, seninleyiz” demeleri bana moral kaynağı oluyor. Muhalif olarak bildiğim zevatlar dahi işin gerçeğini ifade edip;  “Bu başarı senin eserin, senle bu günlere gelindi, hakkını inkar edemeyiz” diyorlar. Bu benim için yeter, haklı bir gerçeğin ifadesidir.
"Yiğidi öldürsen de hakkını inkar etmeyecekmişsin"  Kadirşinas dostlarıma muhabbetlerimi sunuyorum.

         Konuyu bilen, duyan arkadaşlarımdan bir çoğu aradı ve : “Boş ver, seni biz biliyoruz, çalışmalarını da takip ediyoruz. Mücadelen ve azmin takdire şayandır, lütfen küsme, geri çekilme, çok sevdiğin ‘sevdamdır’ dediğin ideallerinden vazgeçme, bize düşen ne varsa yapmaya hazırız” demeleri bana yeni bir güç ve yeni bir umut vermiştir.

         Sevgisinden ve samimiyetinden endişe etmediğim dostlarım memleketlerine, şehirlerine buyur ettiler. “Gel birlikte çalışalım” dediler. Bir dostum da “Seni toplantımızda konuşmacı olarak görmek istiyoruz” dedi. Bunlar  sanırım ektiğimiz sevgi tohumlarının meyveleri...
 
         İki kardeşimizin yazdığı mesaj ise çok manidardı. Nükteyle karışık bir ifadeydi, “Yozgatlı seni müzeye mumyalasın, yıllarca saklasın” diyordu. Diğer kardeşimizde “Seni kültür elçisi olarak atamayan yöneticilere şaşarız, çünkü sen Yozgat’ın gerçek manada kültür elçisisin” diyor, üzüntü duyduğunu ifade ediyordu.

         Ne yalan söyleyim, bu sevgi seli bana umut verdi ve beni çok sevindirdi. Rabbimin izniyle  inşallah yeni hatalara düşmeden arkadaşlarımla birlikte doğru bir karar verip yolumuza öyle devam edeceğiz. Rabbim hayır yolda ayaklarımızı kadim eylesin.

          Birilerine gelince artık muhatabım değillerdir,  benden uzak gitsinler. Başarılı olurlar, ya da olamazlar o beni enterese etmiyor. Başarılarıyla da başarısızlıklarıyla da ilgilenmeyeceğim... Artık ismimin orada kullanılmasını  da istemiyorum.
         Zaman her şeyin ilacıdır derler. Hakkımı ve hukukumu zamana ve Allah’a havale ediyorum.

         “Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” Biz Mevlaya bağlamışız gönlümüzü...
          Sevgi seliyle hatırımızı soran, güzel umutlarla bize destek mesajı gönderen, “YALNIZ DEĞİLSİN” diye uzaklardan ses veren. “Seninle Yozgat’ı sevdik, güzel insan bizi üzme!” diyen, “Tatlı gülücüklerin hep gözümüzün önünde,  sana gülmek yakışıyor! " diyen" Sen bizim dostumuzsun senin üzülmene  gönlümüz razı  olmaz” diye mesaj gönderen dostlarıma, arkadaşlarıma teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.
         “Bu sevda bitmeyecek“ dedik. Merak etmeyin dostlarım." BU SEVDA BİTMEYECEK!..."

                                                                           Ahmet SARGIN
                                                                     Şair- Araştırmacı- Yazar


( Sevgi Seli başlıklı yazı Ahmet SARGIN tarafından 13.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu