“Iııı bir ana haber bülteninin daha sonuna geldik” diye sözünü bitirirken aslında insan hayatının ne kadar umulmaz ve beklenmez bir anda nihayete ulaşacağının da sinyalini veriyordu Mehmet Ali Birand.

Iııııı ben asla ‘ı’lamam derken bile durup bir ‘ııııı’ diyordu.

Brüksel’den bildirdi uzun yıllar.

“32. Gün”le adı bir oldu.

Sonra ana haber sunucusu oldu.

Kaşı gözü, omuzu kolu ona has bir şekilde oynuyordu.

Oturmuş olduğu masa ile adeta dans ediyordu. Masanın üzerindekileri yere düşürüyordu.

Potlar kırıyordu, yanlışlar yapıyordu.

Ve tüm bunlara gayet hoş görüyle ve olağanmış gibi yaklaşıyordu.

Yanlış yaptım dünyam yıkıldı diye depresyona girmiyordu.

Pot kırdım diye, rezil oldum diye dövünmüyordu yok yere.

Bütün bunları hayatın olağan akışı içinde makul bir yere koyup onlarda bana ait diye sahipleniyor ve gülüyordu.

Taklidini yapan oyuncuların sahnesine çıkıyor ve onlara teşekkür ediyordu büyük bir olgunlukla.

İyi ki varsınız diyordu, iyi ki benim taklidimi yapıyorsunuz diye onlara teşekkür ediyordu.

Kolundaki saatler dikkat çekiciydi, kravatları ile uyumluydu.

Hep top sakallı haliyle karşımızdaydı.

Amerika Vietnam’ı terk ettiği gün sakallarımı keseceğim demişti 60’lı yılların sonunda. Amerika’nın çekilmesinden sonra sakallarını kesmişti ama kesmez olaydı, başta eşi olmak üzere yakın çevresinden tepkiler alınca tekrar sakal bırakmıştı. O günden beri hep karşımızda gördüğümüz sakal şekliyle duruyordu.

Konuşması farklıydı.

Gülümsemesi daimiydi.

Barışıktı kendisiyle, bu önemliydi.

Ve bu onu farklı kılıyordu.

Mehmet Ali BİRAND vefat etti

Allah rahmet etsin.

Ne kadar kısa ve tatlı bir andı onunla olduğumuz vakitler.

Bir film gibi gözlerimizin önünde geçiyordu.

Her akşam evimize misafir oluyordu.

Alışıyordu insan ekranın bu gülen yüzüne.

Yaşarken fark etmiyoruz insanları.

Olması gerekenler olarak görüyoruz.

Kaybettikten sonra yanıyoruz, üzülüyoruz.

Oysa yaşarken sevmiyoruz birbirimizi.

Bu yazıya dahi müdahalede bulunup aksi yönde fikir beyan edecekler çıkacaktır.

Çıksın, oysa ne dersek diyelim o bize gülümsemeyi, hoş görmeyi gösterdi.

Kendine has üslubuyla kalıcı olmayı öğretti.

İnsanların hatalarıyla beraber barışık bir halde yaşaması gerektiğinin altını çizdi.

Hatalarının, yanlışlarının, gaflarının, potlarının kendisinin ürettiği şeyler olduğunu ve bundan utanmasına lüzum olmadığını dile getirdi.

Aslında farkında olmadan ondan çok şey öğrendik.

Gülümsemeyi, hoş görmeyi, sevmeyi…

Ve hastalığı için bir ameliyata girmesi gerektiğinde ekrandan bizlerden kendisine dua etmemizi istedi. Seven sevmeyen herkesten hem de…

Dualarımız seninle…

—Ne zaman emekli olacaksınız? diye sormuşlardı.

—Yerinizi gençlere ne zamana bırakacaksınız?

O da:

—Biz yerimizi kimseye vermeyiz onlar gelip almalılar bizlerden. demişti.

Örnekti, kendine has bir tarzı vardı, gazeteciydi, televizyoncuydu. Çalışarak öldü

Emekli olarak ölseydi şık olmayacaktı. Yaşam doluydu.

            Hastalığını herkesten gizlemişti

Onunla mücadele etmişti korkmadan.

            Ölüme giderken dahi insanlara mesaj veriyordu yeniden.

Korkarsanız yenilirsiniz diye.

Ve bir gün önce haberleri sunmuştu yine.

İstediği gibi bir ölümdü, çalışarak ölmüştü. Oturarak ölseydi şık olmazdı. İstediği gibi, arzu ettiği gibi… Beklenmedik bir ölümdü, umulmadık ama takdiri ilahi, elden bir şey gelmiyor duadan gayri.

Ekranda yeri dolmayacak bu belli.

            Ne mutlu ona ki bu şekilde veda edip gitti.

Bir yer bıraktı ardından, bir iz!

Elbet o izden yürüyecekler olacaktır.

Çığır açabilene selam olsun.

Yol açabilene…

Başkasının ayak izlerinden gitmeyene helal olsun.

Mutluyum diyordu, şu ana kadar hiç pişman olmadım yaşadıklarımdan, diyordu. Eşini seviyordu, işini seviyordu.

Zor bir çocukluktan gelip mutlu ve güzel bir yaşamla veda ediyordu.

2 yaşındayken babasını kaybetmişti

Annesi ona bakmıştı bin bir zorlukla. 3 ayda bir alınan maaşla.

“Tam annemi rahata erdirecek kazanca sahip oldum o zaman annemi kaybettim. Bana en çok dokunan olay budur.” demişti bir programında.

“I” adamdı o.

Bu ülkenin ı’layan adamıydı.

Mekânın cennet olsun.

Dualarımız seninle Mehmet Ali BİRAND.

Türkiye için yaşadığın süre güzel bir andı.

Rabbim affetsin günahlarını.

           

 

 

 

( Mehmet Ali Birand başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 19.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu