bakıyorum da;
ölü toprağı serpilmiş sanki
etrafımdaki herkesin üzerinde
bir vazgeçmişlik, bir yılgınlık,
bir dünya telaşesi,
doymak nedir bilinmez
anlaşılır, kabul edilir gibi değil
yeni yeni farkediyorum
adamlar sigarayı nasıl içerdi
sömürür gibi
bir kazaya kurban gidiyor
durduk yerde birileri,
direksiyonu kırıyor
itin biri,
ya sarhoş, ya acemi
ölen arabada değil,
direksiyonda değil,
arabanın yolunda değil,
arabayı yapan değil,
benzini koyan değil
devleti soyan değil
fark eder mi
sorar, bilirmiyiz,
ezilen biz değilsek
itiraz eder miyiz..
kimi acelesine yenik
kimin de acayip bir dalgınlık
herkesin başında bin türlü bela
herkesin baş belası;
bizatihi kendisi
herkes hayatından bezik,
bilmem ki; dünden bu güne,
halinden memnun
ekmeği katığına denk
olan var mı şehir yerinde
birbirmizin halini bilmeyiz
merak etmeyiz,
ateş düştüğü yeri yakmış kime ne
el bir günü
ben bir ömrü
“gavur ettim gurbette”
“-ooof of,.. şehir bize doğrultmuş oklarını,
makinelı tüfeklerini, tanklarını
bizi bir cendereye almış,
“gelmeyin” der gibi
dişlilerin arasında heder olmuş(uy)uz
ezilmiş gitmiş(iy)iz,
asfalta yapışmış köpeğ-ileşinden beter
perli-perişan olmuşuyuz..
her bir parçamız
bir yerlere savrulmuş,
kim vurduya gitmiş kimimiz
ne dönüp bakanımız olmuş,
ne “acaba kim” diye soran
merak edenimiz olmamış,
sorsalar
aldıran,
bilen-tanıyan yok
tanımak isteyenimiz kalmamış
İnsan yerine saymamış devletimiz.”