Korkma Ebedi Varsın
Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın! (Yunus Emre)İnsanın
içindeki sonsuzluk isteği insanlık tarihiyle başlar. Hz. Adem (as)
Cennet’te yaşadığı halde, "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir
mülkü haber vereyim mi?"(Taha Suresi, 120) diyerek vesvese verdiğinde
şeytana aldanır. Allah; "Andolsun, biz bundan önce Adem’e ahid
vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık." (Taha
Suresi, 115) buyurur. Hz. Adem (as)’ın, cennet’te rahat bir hayat
süreceğini bildiği halde unutması ve şeytanın vaadine kanması bir
zelledir. Bu olay insandaki ölümsüz kılınma arzusuna bir örnek olabilir."İnsanın
fıtratında bekaya(kalıcılığa, sonsuzluğa) karşı gayet şedid(şiddetli)
bir aşk var" der Bediüzzaman. İhtiyaçtan kaynaklanan isteme arzusunu
yaratan Allah, insanın bekaya dair isteklerinden kaynaklanan duasını da
kabul eder.Bediüzzaman bu isteğin nasıl gerçekleşeceğinin çözümünü ise şöyle verir: "Ey
insanlar! Fâni, kısa, faidesiz ömrünüzü; bâki, uzun, faideli, meyvedar
yapmak ister misiniz? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır(gereğidir),
Bâki-i Hakikî’nin yoluna sarfediniz. Çünki Bâki’ye müteveccih(yönelik)
olan şey, bekanın cilvesine mazhar olur(yansımasını ortaya çıkarır)...
Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız." Allah
rızası dairesinde hareket edildiğinde, ömrün dakikalarının seneler
hükmüne geçeceğini söyler Bediüzzaman. Ve “insan fanidir. Fakat beka
için halkedilmiş ve Bâki bir Zat’ın ayinesi olarak yaratılmıştır. Ebed
yolunda Baki’ye müteveccih olabilmek için lisanımızın ‘Ya Baki Entel
Baki’‘ dediği gibi kalbimizin, aklımızın ve bütün
letaifimiz(duygularımız) de aynı şekilde olmalıdır." der.İnsan, sonsuzluk için yaratılmıştır... Ya ölüm?Ölüm tebdil-i mekândır. Yokluk değil, sadece dünya hayatından ayrılmadır, mekân değiştirmedir.Bediüzzaman ölümü ise şöyle tarif eder:"Mevt,
vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekandır,
bir tahvil-i vücuddur(vücut değiştirmedir), hayat-ı bakiyeye bir
davettir, bir mebde’dir(başlangıçtır). Bir hayat-ı bakiyenin
mukaddimesidir(sonsuz hayatın başlangıcıdır). Nasıl ki, hayatın dünyaya
gelmesi bir halk ve takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir. Çünkü en
basit tabaka-i hayat olan hayat-ı nebatiyenin mevti tefessüh(bozulma)
ile, çürümek ve dağılmakla görüldüğü halde, gayet muntazam bir muamele-i
unsuriye(çeşitli işlemler) ve hikmetli bir teşekkülat-ı
zerreviyeden(atomların şekillenmesinden) ibaret olan bir yoğurmaktır ki,
bu görünmeyen intizamlı ve hikmetli ölümün, sümbülün hayatıyla tezahür
ediyor. Demek çekirdeğin mevti, sümbülün mebde-i hayatıdır(hayatının
başlangıcıdır); belki ayn-ı hayatı(hayatın aynası) hükmünde olduğu için,
şu ölüm dahi hayat kadar mahluk ve muntazamdır."Bir buğday
tohumunun yere düşüp ıslanması, dışarıdan bakanların nazarında kokuşma
ve çürüme olarak görülür. Oysa o tohumdan onlarca tohum veren sümbüller
fışkırır. Yeni bir hayat tecelli eder. Hayat tabakasının en aşağısı olan
bitkilerin hayatı ve ölümü bu kadar düzenli ise, hayat tabakasının en
yücesi olan insan da ölümü ile elbette, yeraltına girmiş bir çekirdeğin
hava âleminde bir ağaç olması gibi, âlem-i berzahta bir hayat-ı bâkiye
sümbülü verecektir.Bediüzzaman’ın açıklamaları, ölümü korkutucu
olmayan bir şekilde tasvir etmesi açısından da önemlidir. Çünkü; “ölüm
ne bir fena(fanilik, gelip geçici olma hali), ne bir izmihlal(bozulup
silinme), ne de bir kaybolup gitmedir. Sadece bir
tahavvüldür(değişmedir)”, daha mükemmel bir âleme geçiştir.Ölümle
birlikte yok olma düşüncesi korkunç bir kâbus gibi insanın üzerine
çöker, insanı mahveder. Allah’a iman etmeyen, yüz çeviren, dünyanın ve
dünyaya dair her şeyin sonlu olduğuna ve ölüm ile birlikte ahirette
yepyeni bir yaratılışla yaratılıp sonsuza dek yaşayacağı gerçeğine
inanmak istemeyen insan, dehşetli bir bekleyiş içindedir. Böylesine
bâtıl ve sapkın inanca sahip kişi, bu durumun farkında değilmiş gibi
görünmek ister. Dünya hayatının amacının doya doya yaşamak olduğunu
iddia eder. Yarını düşünmediğini, ‘Carpe Diem’ mantığıyla yalnızca anı
yaşadığını söyler. Ancak bu mantıktaki kişi –her ne kadar
saklasa da- bilinçaltında bir “yok olma”nın korkusu taşır. Zaman ölümüne
doğru akmakta, mutlak varlığına inandığı dünya hayatı, yavaş yavaş sona
ermektedir. Ve yine kendi batıl inanışına göre ölümle birlikte ‘yok
oluş’ gerçekleşecektir. Yok olma düşüncesi gerçek anlamda dehşete
düşürücüdür. Ahiretten gaflette olan kişi bedensel olarak da çöküntüye
uğrar. Bu sebeple ölüm düşüncesinden kaçınır, ölümden söz etmez. Ahiret
inancı ise insana zorluklara karşı dayanıklılık, güvenli ve mutmain bir
ruh hali kazandırır. Ölümle birlikte karar kılacağı hayat sonsuzdur
çünkü.Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve ’(eğlence türünden)
tutkulu bir oyalanmadır’. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur.
Bir bilselerdi. (Ankebut Suresi, 64)Ebedi ömrü insanın
önündedir. O sonsuz hayatında göreceği rahat ve lezzet, ancak bu fânî
ömründeki çalışmasına bağlıdır. İnsanın hakikî vazifesini ve saadetini
de şöyle açıklar Bediüzzaman: Bütün cihazatı(organları) ve bütün
istidadatıyla(yetenekleriyle) o Bâki-i Sermedî’nin(ebedî olan Allah’ın)
daire-i marziyatında(rızası dairesinde) esmasına yapışıp, ebed yolunda o
Bâki’ye müteveccih olup(yönelip) gitmektir. Lisanı "Bâk’i kalan ancak
Sensin, ey Bâkî" dediği gibi; kalbi, ruhu, aklı, bütün
letaifi(duyguları); "Hüve-l Bâki(varlığının sonu olmayan O’dur), Hüve-l
Ezeliyy-ül Ebedî(başlangıcı ve sonu olmayan O’dur), Hüve-s Sermedî(ebedî
olan O’dur), Hüve-d Daim, Hüve-l Matlub(istenilen O’dur), Hüve-l
Mahbub(sevilen O’dur), Hüve-l Maksud(kastedilen O’dur), Hüve-l
Mabud(yalnızca Kendisine ibadet edilen O’dur)" demeli."Ömrün
kisa ise; ebedî bir ömrün var, merak etme!.. Ebedî ve sermedî(sonsuz)
olan bir cemâlin seyirci müştâkı(çok istekli) ve âyinedar(ayna tutan)
âşıkı, elbette bâkî kalıp, ebede gidecektir."Kimileri ise yazık ki; "dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır." (Rum Suresi, 7)
https://twitter.com/Fuat_Turker
(
Korkma Ebedi Varsın başlıklı yazı
fuatturker tarafından
10.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.