Pencere kıyısına sığınmış yerde elimdeki deyimler kitabını, pencereden serin serin esen ve müzik havasında yol alan rüzgarın eşliğinde nefesimin akışına bırakılmış vaziyette okuyorum. İnsanın okunası ve insana bilgi kaynağı olan kitabın sayfalarına narin ve incimemesi için zarif bir şekilde karıştırdım. Okudum, okuduğumu beğendiğim deyimlerle gönlüme mesken ettirdim. Kaynağımın ana temasını oluşturdum belkide.

Ardından ise Daniel Defoe’yi elime alıp, akışına bırakılmış, gelişi güzel ve sessizliğin sarmış olduğu odada, pencerenin kıyısında okuyorum. Birkaç sayfa da olsa, belki çok az okuduğum da olsa, beni etkileyip, etkisiyle de kendimi biran olsun, kitapta anlatılanın empatisine kapıldım. Babanın verilen öğütlerine, annenin yalvarıp yakarışlarına kulak asmadan kendi başına odaklandığı bir yolu tercih eden, kitabın etkisi benide etkilemesi ile, biran olsun babamın ve anneciğimin öğütlerini gözler önüne serdim.

O esnada kafam karışmıştı ki, okumaya ara verir oldum ve kafamın karışıklığını gidermek için dinlenmenin faydası gerektiğini düşündüm. Dinlendim dinleniyorum on-onbeş dakika. Bir taraftan da zihnimde tasarısını oluşturduğum ’ PENCERE KIYISINDA KİTAP OKUMAK’ başlıklı deneme mi yazıyorum ve gönlümün seslendirdiği satırları döküyorum boş kalan defterin sayfasına. Ve dinlendiğim vakitler; aklımı kurcalayan kötü kötü hislerin ve fikirlerin oluştuğunu farkettim. Acaba kitap nasıl bir son ile bitecek, başkahraman ölecek mi veyahut yaşayıp kitabın sonundaki akışına kadar kitap ile sürüp, kitaba son noktayı bırakacak mı? Kafamı kamçılayan ve zihniyetimin odaklandığı kitabın etkisi, beynimi kurcalayan vuruşlarlayım, eşliğini yapmış olduğum dakikalar ile.

Sonrasında vakit geçti ki bulunduğum yer ve pencerenin kıyısında değişim yaptım. Farklı ev olan yer bizim gerçekteki ev. Biraz soru çözümleri derken zamanın su gibi akıp gittiği vakitleri yaşamak hevesinde kalmıştım. Geçen zamanımızı ve geçecek olan her dakikayı geri getirecek kdar kuvvette, bir kaseti geri geri saran birer radyo teknolojisi değilizya. Veya zaman dilimini geri getirecek kadar güçte değiliz ki, geçmişi tekrar yaşamak ve yaşatmak isteyelim. Arda kalan anılarımızı hatırlatır sadece, hayalinde yaşıyor olarak kalırız. Yine pencerenin kıyısında oturmuş meskenimi kurmuştum.

Elimde kalem,karşımda yine yarım kalan boş bir defter sayfasında, yazmış olduğum denemenin devamındayım satırların güzergahında. yüreğimden akan, bir değirmenin çevrildiği su misali, yazılana eşlik ediyorum.Etkisi sarmış vaziyette olan, akışına sürüklenen yazıya kaptırmışım kendimi. Sonrasında oturmuş bir hal alarak, çalıştırdığım pervanenin serinletici havasında yazmaya devam dedim gönlümün sesi ile. Pervanenin vıııınngggg vıııınnggg vınglatan narin sesi, kulağıma, bestecinin bestelediği bir müzik havası gibi geliyor. Eşliğinde yeşil ışıkta hareketlenen bir araba, benimde denemeye odaklanmam eksilmedi.

Esen rüzgarın etkisi sayfayı da havasında dalgalandırıyor. Aşığı oldu sayfaya, sayfanın ise hoşuna gidiyor rüzgarın kendisini dalgalandırmasına. Çapkınlık yapıyor ellerimin arasında gönül verdiğim boş defter sayfası. Aldırışında olmadığım vaziyette zihnimi tasarlayan kelimeleri birleştirip yazmanın devanımını sürdüyorum gönlümün seslendirdiği ses ile. hirbir şey beni alıkoyamadı kendisiyle başbaşa vakit geçirdiğim, kalemim, boş sayfam ve denemem ile. Boş kalan hatıra gibi hissediyorum kendimi. Şöyle bir kıyıda otursam, otursam da uğraşacak ve severek yapmak isteyeceğim bir şey olsa dedim aklımdan.

Ve ilk aklıma gelen ise güzel yazabileceğim bir düzyazım daha olsun istedim. Her şey okumak istediğim ve elime aldığım deyimler kitabıyle başlamış oldu. Ardından ise Daniel Defoe ile sürdürdüğüm denemeyle devam etmiş oldum. Kıyısında kamp kurduğum pencereler ise eşliğini eksiltmediler yüreğimdeki ses ile. Güzel fikirler düşünmemi sağlamış oldu. Düşündükleri mi satırlara aktarma mı sağladı. Düşünceler sarmıştı ki aklımı, eşliğinde buldum denemenin. Fikir paylaşımı yapıyordum kendisiyle, o bana gönlünü açtı, ben ise ona yüreğimden akan satırları sundum.

Yürürken bile sesimin akışında buluyorum kendimi. Akıl baştan gitmiş vaziyetteydi. Odaklanmıştım yazılanlara, beynimde tasarladıkça yeni kelimeler üretmek istiyordum, üretmenin etkisi de beni bir kelime makinası yapmıştı sanki. Her şeye rağmen aklımın sesi, gönlümün akacak pınarıyla oluşturmak istediğim yazıyı son satırları yazarak bitişine son nokta ile sonlandırmak oldu.




31.05.2009

_-_ **MEHMET TAŞ** _-_
( Pencere Kıyısında Kitap Okumak başlıklı yazı mehmet-tas tarafından 1.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu