İslam coğrafyasında yine zulüm var, yine şiddet var, yine kan var, yine ölüm var… Kim bunun sorumlusu?
Sorumlusu
‘onlar’, ‘bunlar’ , ‘şunlar’ değil; sorumlusu Müslümanlar...
"Kardeşlik" yalnızca dillerinde olan, kalben kardeş ol-a-mayan
Müslümanlar!
İslam âlemi birlik olmadığı için -Kur’an’da
haber verildiği gibi- gücü gidiyor. Müslümanlar birlik olsalar, Allah
güç verecek ancak kimi Müslümanlar, “namazımı kılıyorum, orucumu
tutuyorum” deyip kendini yeterli görüyor. Çoğunluk zulmü görmezden
geliyor, birlik ayetlerini göz ardı ediyor. Ne buyuruyor Peygamberimiz;
"Müslümanların derdiyle ilgilenmeyen onlardan değildir!"
Bugün en
çok ihtiyacımız olan şey ise birlik olmaktır. Allah’ın ipine hep
birlikte sarılmak, zorluklara birlikte göğüs germek, saflar halinde
küfre karşı durmaktır. Asr-ı Saadet’in Muhacir ve Ensar’ı gibi, temeli
Mekke’de atılan ardından Medine’de tamamlanan binanın taşları gibi
kaynaşmak, dost olmak, kardeş olmaktır.
Allah, Mekke’den hicret eden Muhacirin’i bağrına basan Ensar’ı, kendi ihtiyacı varken yemeğini
kardeşine verenler olarak tarif ediyor. Bizler ise kendi yemeğimizi
bölüşmek bir yana, ihtiyacımızdan artakalanı bile vermekten kaçınıyoruz.
Biz rahatız ya, ibadetlerimizi huşû içinde yapıyoruz ya bizim için
yeterli! Ya diğer Müslümanlar? Eziyet, baskı ve şiddet gören, evinden
yurdundan sürülen, tecavüze uğrayan, yaralanan, öldürülen çocuk, kadın
ve erkek diğer tüm Müslümanlar?
Yaşananlar, samimi her Müslüman’ın vicdanını artık
tam kapasite devreye sokması gerektiğini gösteriyor. Akıtılan her damla
kandan hepimiz sorumluyuz. Komşusu açken tok yatamıyor ise mümin,
kardeşi eziyet görürken nasıl rahat uyuyabiliyor? Bu sorumluluğun Allah
Katındaki karşılığına dair nasıl korku hissetmiyor?
Tüm dünyada
Müslümanların akıtılan kanlarının, zulüm görmelerinin en önemli sebebi
Müslümanların parçalanmışlığıdır. Allah’ın Kur’an’da emrettiği,
Peygamberimiz(asm)’ın hadislerinde detaylarıyla anlattığı,
Bediüzzaman’ın haber verdiği
çözüm İslam Birliği’dir. Deccaliyetin tüm dünyaya yaydığı zehrin
panzehiri bu birlik olacaktır. Kur’an ahlâkına dayalı Rahmânî bir sistem
olan İslam Birliği, tüm Müslümanların duası olmalıdır.
Yaşadığımız
dönem zulme sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnızca kendini ve
ailesini düşünme, dünya hayatındaki çıkarların ardına düşme, nefsâni
tartışma ve çekişmelerle vakit öldürme dönemi değil. Milyonlarca
Müslüman böylesine büyük zulüm yaşarken ve çözüm İslam Birliği iken çaba
göstermemek vicdansızlık olur. Her Müslüman, Allah’ın emri gereği,
İslam ahlâkının yaygınlaşması için gayret etmeli. Dünyada bu sorumluluğu
üzerine almaktan kaçınan insan ahirette bu sorumsuzluğunun altında
ezilebilir.
Bugün artık vicdanların dirilmesi ve ‘Hamiyet-i
İslâmiye’nin feveran etme” zamanı. Bediüzzaman bu konuda şu sözleri
söylüyor: “Böyle bir cemaat-ı azime (Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in
soyundan gelen büyük seyyidler cemaati) içindeki mukaddes kuvveti tehyic
edecek (harekete geçirecek) ve uyandıracak hadisat-ı azime (büyük
olaylar) vücuda geliyor.”
Bediüzzaman, işte bu olayların, büyük
kuvvetteki büyük koruma hissinin yani Hamiyet-i İslâmiye’nin feveran
etmesine sebep olacağını ifade ediyor. (Mektubat, s. 473)
Dünyanın dört yanında yaşanan acıların,
katliamların, sıkıntıların ve çilelerin hiçbiri yeni değil. Müslümanlar
hemen hemen yüzyıldır baskı altında yaşıyorlar. Allah, din
kardeşlerinin yaşadığı acıları görmezden gelen, kendi işine gücüne
bakan, bencillik eden Müslümanları, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “azim
hadiseler” yaratarak, belâ ve zorluk vererek daldıkları uykudan
uyandırıyor. Uyanmak için, kardeş olmak için, birlik olmak için kaç
musibet daha bekliyoruz?..
Şüphesiz içinizden ağır davrananlar
vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: "Doğrusu Allah, bana
nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım" der. (Nisa Suresi, 72)
Eğer
size Allah’tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla
aranızda hiçbir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der; "Keşke onlarla
birlikte olsaydım, böylece ben de büyük ’kurtuluş ve mutluluğa’
erseydim." (Nisa Suresi, 73)
Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti
satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken,
öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa
Suresi, 74)
twitter.com/Fuat_Turker
(
Yine Kan, Yine Ölüm; Kim Bunun Sorumlusu? başlıklı yazı
fuatturker tarafından
9.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.