Arkadaşlıkta, dostlukta olduğu gibi eş adayında da kıstas Allah’a
yakınlık olmalı. İnsanda akıl, iman, Allah sevgisi ve korkusu olmalı.
İnsan derinliğe, Allah sevgisine, akla, imana bağlanır. Bunları ölçü
almazsa genç kız, o zaman ölü bir dünyada yaşar.
Ancak kimi genç
kızlar evlenecekleri insanın boyuna posuna bakar, evine, arabasına
bakar. Ev beton yığınıdır, otomobil metal, insan da et-kemik yığınıdır.
Dünya hayatına ait meta, yalnızca Allah sevgisi ile anlam kazanır.
Bunlara bağlanamaz insan; bunlarla mutlu olunmaz.
Kuşkusuz kıstas
yanlış olunca seçim de yanlış olur. Sorarsanız genç kız ve kadınların
çok büyük çoğunluğu hayal kırıklıkları yaşamışlardır. Bunun nedeni kendi
yanlış seçimleridir. Karşısındaki insanda ruh bulamayınca genç kadın
hayata küser, pişmanlık ve üzüntü yaşar. İnsanlardan korkarak, sevgiden
ümidini kesmiş olarak, karanlık bir dünyada hayatını bitirir.
Hemen
her gün kocasından şiddet gören, evden atılan, yaralanan hatta
öldürülen genç kadınların haberlerine rastlarız. Hasta ruhlu erkek için
kuşkusuz bu durumlara sebep olmak oldukça kolaydır. Ancak şiddet gören
kadın genellikle kendisini savunamaz ve hem bedensel hem ruhsal darbeler
alır.
Bu acı ve zorlukların, çekilen çilelerin eş seçiminde
takvaya önem verilmediği için, Allah’tan bir uyarı olduğu
düşünülebilir. Evlenmek için seçilen insan, güvenilir olabilmesi için
derin Allah sevgisi ve korkusu taşımalı. Allah’ın varlığı bu denli
açıkken, O’nu fark edemeyen kişinin aklına güvenilebilir mi?.. İnsanı
insan yapan, ruhundaki o derin ve güzel ahlâktan kaynaklanan, Allah’ın
mucize olarak meydana getirdiği güçtür.
Kadın ya da erkek, eğer
eşinde Allah’ın tecellisi olan aklı ve güzel ahlâkı görür, ruhu onunla
tatmin bulursa, her her zorluğa göğüs gerer, gerçek aşkı yaşar.
Evliliğin temelleri bu saf aşk üzerine kurulmalı. İnanan insanlar
Allah’ın verdiği o güzel derinlik hissini yaşamak, birlikte güzel kulluk
edebilmek için evlenirler. Aksi halde insan, ne dünyada ne ahirette
hayrını göremez; belâ ve musibet başından eksik olmaz.
Allah
rızası için sevmek gerçek aşktan, Allah aşkından kaynak bulduğundan çok
farklıdır. Çoğu insan tutkunun ve aşkın taklidini yapar. “Çok seviyorum,
aşığım” diyen kadın, eşinin örneğin işi ya da parası olmasa
birlikteliğine devam eder mi? Çoğu evliliğin maddi yokluklar sebebiyle
bittiğine şahit olmaktayız. Ya da çok sevdiği karısını yaşlandığı ve
çirkinleştiği için terk eden erkeklere… Demek ki yaşananın gerçek aşkla
ilgisi yoktur.
Çoğu insan tutkuyu taklit eder. Çok sevdiğini
söylediği halde birbirine hakaret eden, saldıran, aşağılayan, üzen
kişiler gerçek tutkuyu bilemez. Örneğin bir genç kızın yaşadığını
söylediği tutku, sevdiği gencin hastalanması, elinin yüzünün şeklinin
değişmesiyle, bir anda yok olup gider. Bunun anlamı, o genç kızın sahte
ve kötü bir tutku taklidinin içerisine girmiş, ona özenmiş olmasıdır.
Oysa insan gerçekten tutku ile seviyorsa, sevdiği insanın eli yüzü
yansa, kolunu bacağını kaybetse onu daha fazla sever ve ona daha derin
bir şefkat duyar. Çünkü onun cennetteki gerçek görüntüsünün ne kadar
mükemmel olacağını ve sonsuza dek kendisi ile yaşayacağını bilir.
Kalbinde
Allah aşkı olmayan insan, etrafına Allah aşkıyla bakamaz, Allah aşkıyla
bakamayınca da tutkuyu ve sevgiyi kaybeder. O gücü kaybettiğinde içinde
büyük bir boşluk oluşur; sevginin yerini artık sıkıntı, azap, korku,
panik, gerginlik ve kuşku alır. Bu acıdan kurtulmak için de, bu kişiler
alkol ya da uyuşturucu gibi aklı örten, insan bedenine ve ruhuna zarar
veren tehlikeli maddeler kullanmayı çözüm gibi görür. Sonunda da ruhen,
bedenen ve maddi yönden de çöküşler başlar.
Paraya göre evliliğe
karar verilmesi kadın ve erkek için çok küçük düşürücüdür. Maddiyat
üzerine kurulan evliliklerin yaşandığı evler, para için birbirlerini
seviyor taklidi yapan eşlerin rol aldığı bir tiyatro sahnesi gibidir.
Bu, azap dolu bir hayattır. Allah, parayı ölçü alan genç kızın kalbinden
sevgiyi, şefkati ve merhameti alır. Geriye acılar, üzüntü, sıkıntı,
azap ve gelecek korkusu kalır. Rüyaları da hayatı da kâbus olur. Bu
nedenle genç kızların ne aradıklarını iyi bilmeleri çok önemlidir.
İnsan,
derin akla ve derin imana derin bir tutkuyla bağlanır. Akıl insan
ruhunu zenginleştirir. İnsan, karşısındaki kişinin değerini akılla
bilir. Örneğin kadın, erkeğin tek bir sözüyle bile soğuyabilir. Akıllı
insan ise lafını sözünü bilen insandır.
Derin bir saygıyla
Allah’tan korkmak insanı güzel ahlâka yönlendirir. İnsana aczini ve
kulluğunu hatırlatır. İçindeki Allah korkusu, insanı, Allah’ın sevgisini
kaybettirecek kötü davranışlardan sakındırır. Allah aşkından ve
korkusundan kaynaklanan güzel ahlâkı yaşamayan kişiye sevgi beslemek
için bir sebep de kalmaz.
Takva sahibi olmayan kimseler
ailelerinden, çocuklarından, yakınlarından ve etraflarındaki insanlardan
yeterince sevgi ve ilgi görmezler. Kuşkusuz bu, yaşanabilecek en büyük
manevi belâlardandır. Çünkü sevgi çok güzel bir nimettir. İnsan, fıtratı
gereği, sürekli sevgi, merhamet, anlayış arar. Her koşulda, yaşamı
boyunca güvenip sevebileceği dostları ve yakınlarının olmasını ister.
Nefsinin bencil tutkularının peşinde, Kur’an ahlâkından uzak yaşayan
kişiler ise bu nimetten yoksundurlar. Yaşadıkları, dünyevi çıkar
kaygısıyla bozulmuş, geçici, sonlu ve sahte sevgilerdir.
Genç kız
evliliğe, toplumdaki “mantık evliliği” kıstasıyla değil akılcı
yaklaşmalı. Allah’a aşkla bağlı ve samimi olan genç kız ve erkeğe Allah,
Kur’an’da cennet ehlinin yaşadığı haber verilen tutkunun bir benzerini
yaşatır.
Kur’an ahlâkı, insanı tam anlamıyla özgürleştirir,
ruhtaki sevgiyi alabildiğine sonsuza doğru açar. Aksi halde sevgi ve
tutku boğulmuş, dolayısıyla insan hapsedilmiş olur. Takva sahibi kadın
ve erkekler ahirette de –Allah’ın dilemesiyle- gerçek özgürlük ve
kurtuluşa kavuşacaklardır:
(Bütün bunlar,) Mü’min erkekleri ve
mü’min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar
akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte
bu, Allah katında ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’tur. (Fetih Suresi, 5)
(
Müslüman Kadın Evlilikte Neyi Aramalı? başlıklı yazı
fuatturker tarafından
19.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.