1
Dolunaylı haliyle
karanlık geceye ışık saçan ay ışığı gibi parıldıyor gönlün ömrümde ay bakışlım.
Yalnızlığım,
damarlarımda gezerken bedenime işkence verirken, ay bakışınla ay yüreğinle
yalnızlığıma neşe ile son verdin.
Aşk değil mi nurdan
elbiseler çıplak bedene giydiren, onu sımsıkı neşe içinde saran, mana âlemine
götüren gönle manalar yükleyen değil midir?
Yürekler yanar gözlerde
yaşlar akar, hayatın tene soğuk dokunuşunu, sımsıcak eden Rahmanın hüzün ülkesinde
tefekkür mevsimlerinde meyveler açtıran aşk değil midir?
Bazen, elemler
sıkıntılar çileler bedene umutsuzluk kokan fırça dokunuşu ile karalar sürse de,
aşk kendi yumuşak fırçası ile gönle dokunur, Rahmanın izni ile. İşte o an o elemelerin
sıkıntıların aşka giden yolda yol arkadaşı olduğunu gösteren aşktır.
Gaflet kokan düşünce ve
fikri ile yol alan, yolda uçuruma düşüren o gaflet zinciri uçuruma düştükten
sonra, seni yukarıya çekmez yok olur gider. Ancak yüreğinde iman ve aşk olan
kimse, uçurumdan aşağıya iner seni alır yukarıya çıkarır, işte aşkta böyledir, sevgisiz
kapkara taş yüreğe girmeye görsün pamuk gibi yapar o yüreği, gülümsemeler ile
sarar, Rahmanın hikmeti, keremi, lütfudur… İhsanıdır.
Aşk, yarınları kucaklar
sırtında taşır seninle beraber yol alır yoldaki taşları dikenleri temizler, gerçi
dikenler taşlar eline ayağına batsa da, kanatsa da aşk sevgi dokunuşu ile iyi
eder.
Tarifi mümkün olmayan, anlatınca
deryalar dolusu kalem olsa da yazmaya yetmeyen aşktır. Gönüle girince dünyaya
sığdırtmayan, bilmediği şimdiye kadar yaşadığı halde göremediği mutluluk
deryasını bir anda gösterendir. Allah’ın hikmetidir kısacası aşk.
Yârin gönlüne girince
durgun deniz gibi sakin oldurtan, ahları, hayâsızlığı, yalnızlığın karanlık
perdelerini yırtan güneş gibi gönüle doğandır bu aşk.
Mehmet Aluç