Hayatın gözüne uyanıklık yaparak
yuvasına çomak sokarak istediğinizi yapmanın size ait olduğunu düşündüğünüz
anın sonunda, bu hayat size öylesine bir pişmanlık sunar ki, ne bu dünyaya
sığarsınız neden ölümden sonra mezara sığarsınız. Masumu kandırarak geçim sağlamak,
haram yolda gezmek, helal kazananın hakkını gasp etmek vs vs… Hayat sayfası
önünüzde bembeyaz açılırken, siz simsiyah ederek karalarken hem kendinizin hem de
diğer masum insanların hayatını siz kapkara ederken, beyaz sayfanın ne olduğunu
bilmeden veya bilerek kendi arzu ve hevesleriniz uğruna karalarsanız… Hayat
size öylesine bir tokat vurur ki, çözmek için diyar diyar gezseniz de çaresini
bulamazsınız…
Elinizde gönlünüzde ne varsa onunla ya gülersiniz ya da hüsran içinde
paramparça olur yok olur sonsuz azapla kahır olursunuz. Kısacası ne ekerseniz
onu biçersiniz. Gönül kıyınız da ölümlü düşler niyetler insanlar için sahile
vururken feryat ve figanı içinde, bir gün sizin içinde ölüm parçalayarak sizi
ölüm sahilinde feryat içinde sonsuz bir azapla yakalayacak ve alıp hak
ettiğiniz ne ise, sizi onun kapısında bırakacaktır. Aklınıza fikrinize
insanları hayatını kazancını çalmanın bayrağını dikmiş iseniz bir gün gelir o
bayrak iner yere, sizin için pişmanlığın bayrağı dikilir lakin onu yere
indirmeniz pek mümkün olmadan aklınızda fikrinize santim santim saplanarak sizi
hüsran içinde bırakacaktır. Zulümle koşan zulümle yok olur, gülümseme ile koşan
gülümseyerek her yerde gülümser var olur, güzellikler önünde onun olur.
Bitmez sandığınız ömür zaman biter, koşan adımlarınız da derman kesilir
ve son anın son vaktinde pişmanlık duymadan kendi zulmünle yok olursun ey zulüm
sahibi… Seni ancak cehennem ateşi paklar desem de paklamaz Ancak yakar yakar
yakar…
Duyanlar duymayanlara anlatsın ölüm
var
Bilmeyenler bilmeyenlere söylesin
ölümden sonra hesap var
Anlayanlar anlamayanlara söylesin
ölümden sonra sonsuz hayat var
Görenler görmeyenlere anlatsın
ölümden sonra diriliş ve hesap ile sonsuz hayat yada sonsuz ıstırap var
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-