Arkadaş meselenin aslına inmek lazım,yüzeysel çalışmalarla,pansuman tedbirlerle,klasik bürokratik çalışmalarla, kağıt üzerinde eğitim yönetimini yürütmekle, insana talim terbiye verilemediği gibi,huzur sükunet ve üretim de elde edilemez.

O zaman bütün mesele eğitim öğretim aracılığıyla “vatandaşlık markamız”ı ileri düzeylere taşımak,kendini bilen,dünyayı bilen Hakkı bilen bireyler yetiştirmek gerek.

Bir bilim insanımızın ifadesiyle “biz çok konuşan,az okuyan,hiç yazmayan bir milletiz” az mübalağa da olsa gerçeklik payı yüksektir.Yazan hem okuyor,hem yazıyor,okuyan ise düşünüyor,konuşan ise hiçbir şey yapmadığı gibi çoğu zaman gürültü kirliliğine de sebep oluyor.

Gerek okuldaki gerekse ilimizdeki kütüphaneleri birer cazibe merkezi haline getiremedik,kimisi de kitap okumayı bir çeşit kitapla sınırlı tutuyor,bu tür okuma insanı tek taraflı yetiştirdiği için dünyalı olamıyor. aslında müstehcen neşriyat dışında her türlü kitap okumaya teşvik etmek lazım,çünkü maymun iştahlı nefis erotizmin kafesine düştü mü ilim, edep, namus tepe taklak gidiyor,zaman boş hayallerle süsleniyor.

Bir dönemin daha sonuna geldik geliyoruz,dönüp arkamıza baktığımız zaman bir evvelki yılın aynı dönemine göre çok az fark ediyor,yine devamsızlık,başarısızlık başarılı diye nitelendirdiğimiz öğrenciler 2-3-4 arası puan alan kimseler,zayıfsız karne oranı %50 lerde maalesef bu mudur? Başarı.

Bilindiği gibi öğretmenlik mesleği ya Eğitim Fakültelerinde öğrenilir,ya da öğretmenlik mesleğine atandıktan sonra hizmet içi eğitimlerle veya bireyin kendini yenilemesiyle araştırmasıyla olur.

***Etiğin Fakültelerinde iyi elmanın yetiştiğini söyleyemeyiz,çükü üniversite hocalarının eğitim ortamından haberleri olmadığı gibi eğitim öğretime nasıl bir elemen yetişmesi gerektiğini de bilmiyorlar büyük çoğunlukla ayrıca KPSS için bir şeyler öğrenseler de eğitici yönleri maalesef zayıf,edep,vicdan merhamet dürüstlük kavramı maalesef bir hayli zayıf,

***Hizmet içi eğitim deseniz ayrı bir dert,bir müdür arkadaşım anlatmıştı “okul sağlığı”yla ilgili bir seminer sırası okuluna geliyor,kendisi bir heyecan bir mutluluk derken, bir otelin toplantı salonunu ayarlıyor ne yazık ki 12 saatlik semineri ilk akşam iki, ikinci akşam bir saat ders verilerek bay forma tür tarafında seminer bitiriliyor bir de demez mi? “öğretmen arkadaşları yormayalım” diye

Yine bu sene “İnsan Hakları ve Demokrasi eğitimi” adı altında 50 öğretmen 5 gün idari görevli sayıldı, günde 6 saat ders alacaklar diye. dersin maksimum işlendi gün üç saat, kim kime kazık atıyor bilmiyorum ama bildiğim bir şey var bunun zararını öğretmen öğrenci görüyor,Bu nezih şehir görüyor,bu da her şerefli insanı kahr etse gerek!..

***Kendi kendini yetiştirme ise çok az kimsenin yapabileceği bir durumdur,şahsiyetli sabırlı,kabiliyetli kimselere ait en önemli yetiştirme tarzıdır ve süreklilik arz eder eğitimciler için olmazsa olmazlardandır, bazı yeniliklerde de yetersiz kalıyor doğrusu.

Şartlar ne olursa olsun pes etmek yok durumumuzu bileceğiz ona göre hazırlık içine gireceğiz yılmadan mücadelemizi vereceğiz,dünyada varlığımızın hissetmenin insan olarak yaşamanın en istikrarlı yolu bu olsa gerek eğitim öğretimin peşini öğretmen öğrenci velinin peşini bırakmayacağız kime ne düşüyorsa yapmakla yükümlüdür hiç biri diğerinin alternatifi olmaz.çünkü biz geleceği düşünmekle yükümlüyüz.

Gönül ister ki “Sömestri Tatili”nin tamamını ilimizin eğitim öğretimini masaya yatırmakla geçirelim; öğretmen kalitemiz, veli profilimiz ve sorumluluğu, idarecilerimizin performans kriterleri çerçevesindeki başarıları, yani bağ bahçe eğitim öğretim eski ifadeyle talim terbiye demelidir.

Bakın bakayım yazılı ve görsel medyamıza gündeminde hangi oranda eğitim var? varsa yoksa siyaset-politika bir zamanın felsefi yaklaşımları gibi vatandaş “İşkembeyi Kübra”dan atıp tutuyor,
İşte meselenin aslı budur eğitim öğretimdir,bütün hemşerilerimi talim terbiyeye sahip çıkmaya davet ediyorum
e.kaya
( En Büyük Sorun başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 1/5/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.