-Şiir benim için mucizedir diyorsunuz, bunu daha geniş açıklar mısınız daha açık anlamamız adına?

-Düşünebiliyor musunuz çocukluğumda okuduğum yüzlerce hikâye roman çizgi roman ve az yazdığım şiirlerim, otuz beş yıl boyunca gönlümde kaynayacak ve en sonunda Yüce Allah C.C. gönlüme dokunması ile yaz diyecek ve ben, karşısındaki insana kendini anlatmaktan uzak olan çekingen olan bana heceleri önüme dizdirerek” yaz ya kulum” diyerek, gönüllere yazmamı nasip edecek, bundan daha kutlu mucize olabilir mi? Aklımın bir köşesinde okumayı yazmayı unutmuş iken? Gönlümde hecelerle yazma aşkının volkanlarını kaynatarak, yazmama vesile olmasından? İki üç kelime konuşmayı bir araya getiremeyen ben kuluna, sayfa sayfa yazdırmayı nasip etmesinden daha fazla ne mucize olabilir? Binlerce şükür etsem azdır. Özlem duymak nedir yazmakla anladım, yazmayınca özlemekle dolu olan gönlümün gülümseyerek yaz demesini duydum. Gel gitlerle yaşayan gelen gidenin ne olduğunu tam anlamayan bana, gelmelere hoş geldin gitmelere güle güle dedirten Rabbime şükürler olsun. Onca üstadın şiirlerini eserlerini sayfa sayfa gönül dolusu güzelliklerini okutması beni gülümsetmesine şükürler olsun. Aşkla sevda bahçesinde gezdirmesine şükürler olsun. Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi:

AŞK
Rabbim, Rabbim, bu işin, bildim neymiş Türkçesi;
Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi...
Necip Fazıl KISAKÜREK

-Yaşadığımız bu âlemde Âlemlerin Rabbi Allah C.C. vermiş olduğu gönül’e hep perdeler çektiğimizi, bana şiir yazarak hatırlatan ve o perdeleri açtıran ve okuyucuların gönlüne girmeme vesile kılan, Rabbime şükür. Hani biz hayatımızda benim dediğim olmadı kapat gönül perdesini, benim sözüm üstüne söz söyledi olmadı kapat gönül perdesini, ben onu çok sevdim o beni galiba hiç sevmiyor döneyim arkamı kapat gönül perdesini diyerek, kendimizi bir ömür mutsuz kılarken, olduğu gibi sevmek için bize bu gönlü veren Yüce Allah’ın vermiş olduğuna, burun kıvırarak karşı gelmenin ıstırabını, bir ömür boyu mutsuzlukla yaşamak olduğunu anlatan gösteren Rabbime şükürler olsun.Ben, şiir yazmakla yazılar yazmayla bol bol okumakla eksikliğimizi anladım, bir yerde bir eksiklik var, muhakkak binlerce insanda aramak yerine önce kendinde ara, birde olduğu gibi sev, yanlış varsa sen doğruyu yaşa göster yaz, senin gayen insanı elinden tutarak gitme demek değil ki, beraberce elele yanlışı doğru ile düzeltmekte veya hatırlatmakta, gerisi senin işin değil Âlemlerin Rabbinin işi. Önce sen dürüst düzgün ol gerisine karışma yargılama sen yargıç değilsin… Üstat yine ne güzel yazmış, bunu okuyup da hissetmeyen olabilir mi? Ne demiş Üstat:

PERDELER

Perdeler, hep perdeler...
Her yerde, her yerdeler.
Pencerede, kapıda,
Geçitte, kemerdeler...
Perdeler, hep perdeler...

Ya benim sevdiklerim,
Şimdi nerde, nerdeler?
Önü bomboş perdenin;
İçerde, içerdeler!
Perdeler, hep perdeler...

Gönülde asıl perde;
Onu hangi göz deler?
Surat maske altında,
Sis altında beldeler.
Perdeler, hep perdeler...

Perdeye doğru akın;
Atlılar, piyadeler.
Yollar, yönler dolaşık;
Değişik ifadeler.
Perdeler, hep perdeler...

Bir tohumda bin gömlek.
Giyim giyim fideler.
Kalbler dilini yutmuş;
Bangır bangır mideler.
Perdeler, hep perdeler...

Son noktada son perde;
Çevrilmiş seccadeler.
Orada işte işte,
Ölümden âzadeler!
Perdeler, hep perdeler...


Necip Fazıl KISAKÜREK

-Sizce ürkütücü olan şiirin okuyucuların gönüllerinde yer bulmadan solması mıdır? Yoksa şiiri sevmeden, ona gönül vermeden yalnızlığın dibine vurmak, yalnızlığı odasında duvardan duvara vurarak acılarına boyun eğerek, yalnızlığına mahkûm kalarak yaşamak mıdır?

-Çok güzel bir konuya temas ettiniz, şiir gülümsemedir gülümsetmektir. Şiirin yeni bir başlangıca kapıları açtığını birkaç şiir okuyunca anlayacaksınız, yalnızlığınız sizi duvardan duvara vururken neden buna seyirci kaldığınız için pişmanlık duyacaksınız. Biraz önce dediğim ve üstadımızın da dediği gibi gönlümüze odamıza düşüncelerimize kara perdeler çektiğimiz için pişman olacağız. Üstadın yine şiiri ile devam edelim:

AYDINLIK
Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar,
Gün, karşı tepeden doğmak üzredir.
Her sabah güneşi seyreden kızlar,
Mahmur gözlerini oğmak üzredir.

Uyan yârim, sesler geldi derinden,
Karanlık oynadı, koptu yerinden;
İlk ışık, kapının eşiklerinden,
Şimdi bir gölgeyi koğmak üzredir.

Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık,
Baygın gözlerimi aldı aydınlık,
İçimde tıkandı, kaldı aydınlık,
Bu aydınlık beni boğmak üzredir.

Necip Fazıl KISAKÜREK

KADIN

Bir ufuk ki, ne Mecnun varabildi, ne Ferhad;
Bir ufuk ki, ilâhî sırrı bekleyen serhad...
Necip Fazıl KISAKÜREK

Serhad: Hudut, sınır

ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar, 
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, 
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar, 
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. 

"Göynünü Şirin'in aşkı sarınca 
Yol almış hayatın ufuklarınca, 
O hızla dağları Ferhat yarınca 
Başlamış akmağa çoban çeşmesi..." 

O zaman başından aşkındı derdi, 
Mermeri oyardı, taşı delerdi. 
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. 
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. 

Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu, 
Kerem'in sazına cevap veren bu, 
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu... 
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi. 

Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda, 
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, 
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi, 

Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar, 
Tarihe karıştı eski sevdalar. 
Beyhude seslenir, beyhude çağlar, 
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... 

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL


-İşte şiirle gönülden gönül’e gülümsemeye güzel olanı seyretmeye paylaşmaya anlamaya varmaya gidiyoruz. Bu şiirlerdeki güzelliği gönüldeki şenliği anlamı manayı nerden bulabiliriz şair şiirlerini yazmasa, okuyucu okumazsa gülmezse bir ömür boyu ağlayalım mı gülmeyelim mi coşmayalım mı? Yüzleşme soruna varmak çözmek şiirde ne güzel anlatılmış, kaçmakla kaybettiğimizi yok ettiğimizi anlamı manayı yok ettiğimizi Üstat Faruk Nafiz ne güzel anlatmış, bunu her okuyan muhakkak anlar, gönülden hisseder üzülür, yeniden inşa etmek aşkı gönüllerde var etmek için güzelliğini göstermek için yola çıkar. Kafamızı yana çevirip geçmekle acılar geçmiyor üzgün mahzun duranın yarası maalesef iyileşmiyor.

İnşallah Devam edecek

Mehmet Aluç

( Monolog Röportajımızla Şiirle Gönüllerde Gezmeye Devam Ediyoruz.-2- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 23.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.