Yakınımdaki Uzaklara
Bakıyorum Anlam Veremiyorum!
Yakınımdaki uzaklara
bakıyorum anlam veremiyorum, yürümek varmak için çabalasam da yakınımdaki
uzaklık kısalmıyor, mutluluğu sizlere dostlara postalarken
yansımalarınızda ki gülümsemeler düşlerimi hayallerimi süslüyor. Cevapları arama
isteğim
biteviye devam ediyor cevaplar aranınca eninde sonunda bulunuyor, en bildiğim
şey hiçbir şeyi
bilmediğimdir,
Rabbimin bildirdikleri dışında bir bilgim yok. Bilginin yanına Rabbim
getirmeden önce, aklım içim dışım boştu bunu biliyorum, Rabbim bildirdiği
için şükürler ediyorum. Anlıyorum
ki içimizdeki gizemli yol Rabbimi bilmekten geçiyor. Yakınımdakiler iç değişimime, uzaklardaki duygu
ve düşünce dünyamda düzene kavuşturulmasına yönelik bir çalışmasının olmadığına kanaat getirdim
Sevda ile gökyüzünü
dikiyorum, elime batan iğnenin acısını hissetmiyorum. Sevda
hayatımızın bir parçası olsun diye koşarken dikiyorum gökyüzünü ve sevdayı
gökyüzüne yazıyorum, kaldırın başınız ve okuyun, bakın ne yazdım. Okuyabildiniz
mi? Bir daha bakın “Sevdiklerinizin omzuna yük olmayın, yüküne omuz verin”
yazmıyor mu?
Sevgi aşk diyorum
paylaştıkça tıpkı bir mum diğer bir mumu tutuşturduğunda
ışığından bir şey
kaybetmez söylemi gibi, sevgiden aşktan hiçbir şeyiniz eksilmez verdikçe
paylaştıkça çoğalır. Bakıyorum kendime sahip olduğum
olumsuz koşulları değiştirdim mi aşkla, aşk diyor ki
farklı düşün düşünüyorum diyorum ki yenilgilerim var, aşk işte senin zaferlerin
bu değil
mi yenilirken yeniden başlama azmi coşkusu, hak vermiyor değilim.
Direksiyondaki benim de muavinim aşk, aşkın has nedenleri var , aklım hiç bir
zaman anlamadı gönlüm anladı hep yanında kaldı ,buydu başarım evet buydu.
Yaşamımdaki olası
sorunları unutturan aşk yazdırtıyor, algıyla tamamlama algıda seçicilik ayırt
etme ile aşk bana, gelişimler nöbetleşmeyle devam eder, her zaman ben bir
nöbetçi dikerim başına teşekkürler ettim.
Kelimeler bizler gibi
canlıdır, içinde bir can hayat taşırlar okurken yazarken hissettim, yoksa nasıl
tesir etki ederler okurken? Ağlarlar ağlatırlar, gülerler güldürür
mesut ederler, mesut ederken kendisi de mesut olur. Hayat ve yaşam nasıl tüm
renkleri içimizde bizleri renklendirirken, kelimelerde hayata yaşama dair
renkleri içinde barındırır, tüm seslerini, tüm duyguları içinde taşırken bizim
içinde bir anlam ifade ederler. Anlamaz değilim
okurken yazarken anlayabiliyorum sizler gibi, kelimelerin yansıması hayatımda
gülümsemelere yol açarken, gülümseyerek yazıyorum.
Baktığım gökyüzü tüm güzelliğiyle
bizi kaplarken, güzelliğindeki renklerin güzelliği
kelime kelime güzelliğini bize okutuyor.
Başkahraman değilsin, olumsuzluklara yıkanlara
sarmayanlara asla başkaldırmadın işte bu nedenle başkaldırmadıkça da asla
bilinçlenemeyeceksin. Düşün beş yılda hiçbir yere gelinmemişsen, bir başkaldırın
olmadığındandır. Düşüncelerim
hislerim hiçlik le yaşanmalı hiçliğe
giden yolda, varlıkla
karşılık gelmedin ne bekliyorsun haklı. Dün böyleydim sanki o gün aniden boşluğa
olanca hızla düştüm ve kendime geldim yazmaya duygularımla hislerimle başkaldırıyorum
şimdi yazılarımla olumsuzluklara. Bu düşüşüm hayatın gerçek yüzünü gösterdi. Şimdi
hayatımda bir düşüş yokmuş gibi yaşayamam çünkü düşüşüm kalkışımdı varışımdı.
Düşülen yerden yıldızlar seyredilemez deseler de, ben düştüğüm yerde başımı kayaya çarptım
mütemadiyen yıldızları saydım seyrettim ta ki kendime gelene kadar!
Bazen doğru
yolu bulmak için
içimde kayboluyorum, doğru yolla kendimi
arıyorum girdiğim bu çıkmaz sanki bir labirent, lakin bu
labirentler içine giren kaybolsun ve dolaşsın diye yapılmıştır girersin ve bir
daha çıkamazsın! Sonradan anladım ki
kendi labirentimde çıkmazımda labirent, içinde kalan ve gezen kişiye, çıkışı bulması için yeni bir plan çizmeye
aramaya bulmaya sevk edermiş. Çıkılamamanın sancısı arama bulma sabırla
labirentin gücünü yok ederek çıkış yolunu buldurtuyormuş. Çıkmak için insanda, başkaldırıyı
da düşündürürmüş, çıkamazsın derken çıkarım, sen zorluk varsa bir kolaylık
vardır diyen Rabbine güvendikçe ona iman ettikçe bir çıkış yolu muhakkak vardır
dersin ve çıkarsın. Bu güven iman gücü insanda olduğu
sürece takdirde, insan
labirenti yıkacaktır, inancı itikat’i imanı boydan boya geçen içine alarak
hapis eden hiç bir labirent yoktur.
Ne kendimin dışındayım
ne çok içindeyim orta kararda bir yerdeyim. Şu anda siz onları zaten Düşsüz görüyorsunuz,
onlar sizi görmüyorlar çünkü hisleri duyguları körelmiş diyelim, Karacaoğlan’dan
bir dörtlükle noktalayalım.
Üryan geldim gene
üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var
Karacaoğlan
Asıl anlatılmak
istenen anlamamız gereken bence ey insan ölüm var, ölüm gelmeden önce götüreceğin
ne var ahengi sağlamak için heybende
(gönlünde) olandan ne ekledin yoksa olmayan dikenleri dikenliklerde toplayarak
dikenlerimi ekledin, selamlarımla.
Mehmet Aluç