Her gün on dakikada gittiği yolu çok kısa bir sürede aldı. Kazandım anne kazandım baba diye sevinç çığlıkları atıyordu. Şimdi önlerinde kocaman bir problem duruyordu. Meryem nasıl gidecekti daha doğrusu ondan nasıl ayrılacaklardı. Tüm seçenekler değerlendirilmiş ama bir karara varılamamıştı. Vakit oldukça ilerlemiş Ahmet Bey oldukça yorulmuştu. Karar daha sonraya bırakılarak derin bir uykuya daldılar.
Ahmet Bey ertesi gün kontrol için şerhle indi aslında o Meryem konsunu da kararını vermişti. Birlikte gidecek şehre yerleşeceklerdi. Bu kararını doktoru ile paylaştı. Doktor bu karara şiddetle karşı çıktı. Hastalığın ilerlemesi dahi durdurulamamıştı. Şehre yerleşmek onun için ölümü tercih etmek demekti. Gidecekleri yerin sanayisi oldukça gelişmiş büyük bir sanayi kentiydi. Havası oldukça kirli nemli bir yapısı vardı. Barış ne kadar ısrar edip ikna etmeye çalıştıysa da Ahmet amca kafasına koymuştu bir kere. Meryem’inden ayrı kalırsam ben zaten ölürüm doktor bey. Meryem’ime de diyemem onun hayattaki tek amacı buydu. Ve şimdi o hayali gerçekleştireceklerdi. Sağlığım için Meryem feda edemem doktor öyle bir şey yapar da ölürsem vallahi gözlerim açık gider dedi. Doktor onu bu karardan vazgeçirmenin imkânsız olduğunu anlamıştı. O kızı için bir can değil on canı olsa seve seve hepsini de vermeye hazırdı. Bir baba ancak ailesine bu kadar düşkün olabilirdi diye düşündü.
Ahmet amca eve dönünce kararını açıkladı. Hep beraber gidiyoruz dedi ve ekledi; biz yalnız kalmadık ki. Yol hazırlıkları başladı. Eşyalarını topladılar. Şehirden ev tutuldu. Komşular ile vadalaşıldı. Yola koyuldular. Meryem -7- büyük bir heyecan içindeydi. Yeni evlerine yerleştiler Meryem kısa sürede yeni hayatına alıştı ama yaşlı çiftin bu yeni yaşama alışmaları pek de kolay olmadı. Şehrin kirli havası da Ahmet amcayı hemen etkilemiş öksürükleri artmış benzi iyice sararıp solmuştu.
Elif hanımın doktora gidelim ısrarlarına bir şekilde geçiştiriyor, üşütmedir geçer diyordu. Oysa gerçek hiç de öyle değildi. Bu arada yaşlı adam birkaç kez işlerinden dolayı memlekete gitmiş her gitmesine mutlakla doktoruna uğruyor, durum hakkında bilgi alıyor ama haberler hiç de iyi olmuyordu. Doktor bir müddet deha orada kalırsa yapacağımız hiçbir şey kalmaz diyordu. Onun tek düşündüğü kızının eğitimini tamamlaması idi. O nedenle geri dönmeyi aklının ucundan bile geçirmedi. Meryem başarı ile son sınıfa kadar gelmişti. Mezuniyet töreni yaklaşıyordu derken o mutluluk geldi çatta ama Ahmet amaca oldukca bitkin oluğu için bu geceye katılmadı. Hastalığı gittikçe ağırlaşıyordu.
( Ölümün Ucundaki Işık-4(okul Hikayesi) başlıklı yazı erkan-bilgil tarafından 4.04.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.