Ahmet amca iyiden iyiye yorulmuştu. Kimseyi dinlemiyor var gücüyle çalışıyordu. Tüm hayatı bu organizasyon olmuştu. Meryem ile ailesi sah erkenden okula gitti. Acaba kaç kişi gelecekti? Daha görünürde henüz kesecikler yoktu. Toplantı saatine doğru ahali yavaş yavaş gelmeye başladı. Kısa bir süre sonra okulun bahçesi hıcı hınç dolmuş kasa tarihinde ilk kez böyle kalabalık görüyordu.
Yok, yok bir de Seydi Ali amcanı oğlu Mehmet şehit olduğunda jandarmanın da desteğiyle böyle büyük bir kalabalık olmuştu. Kaymakam davetiyle şehrinden dört otobüs dolusu pırıl pırıl mini mini kız öğrencileri kasabadan getirmişti. Bu çocuklara kasabalı imrenerek bakıyordu. Dargınlar küsler oturup sohbet etme imkânı bulamayanlar bu toplantıda bir araya geliyorlar adata tüm halk birbirleriyle yeniden kaynaşıyordu. Sanki tüm dargınlıklar çekememezlikler unutulmuş tek konu okul ve eğitim olmuştu.

Ahmet amca ve Meryem'in sevinçten ağzı kulaklarına varıyordu. Her şey beklentilerinin çok ama çok üstünde iyi geçiyordu.Açılış konuşmasını kaymakam bey yaptı. Ahmet amca uzun süre ayakta kalmış oldukça yorulmuş limon gibi
sapsarı olmuştu. Bir ara sendeledi. Artık ayakta duracak hali kalmamıştı. Ama hayatını kızna adayan onun için kendi hayatını gözünü kırpmadan feda eden bu yaşlı adamın ölüm umurunda bile değildi.
( Ölümün Ucundaki Işık-7(okul Hikayesi) başlıklı yazı erkan-bilgil tarafından 5.04.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.