Sana Ruhtan Sorarlar-ı
Işığın girmediği karanlık beynin içinde rengarenk bir dünya izleyen ve bundan
zevk alan kim?
Yakınlarının seslerini duyan, bu sesleri duyduğunda
tanıyan ve sevinen kim?
Kokunun asla girmediği beynin içinde bahçedeki
güllerin kokusunu duyan, bundan hoşlanan
kim?
Bir köpek yavrusu
gördüğünde ona sevgi duyan ve tüylerini okşadığı duygusunu alan kim?
Yalnızca et, yağ ve sinir hücrelerinden oluşan birkaç yüz gramlık bir
organ, yaşamımızdaki üzüntü,
sevinç, dostluk ve özverinin sebebi olabilir
mi?
Tüm bunların sebebi bir et parçası olan beynimiz değilse, bu durumda
algılayan kim?
Beynimizin içinde dış dünyayı algılayan biri mi var?
Bu, kuantum fizikçilerinin söz ettiği ’gözlemci’ mi?
Peki bu
gözlemci beynimizde mi; ya da nerede?
Fred Alan Wolf, bu soruyu şöyle
cevaplar:
"... kimin ya da neyin gerçekten gözlemci olduğunu bilmiyoruz.
Bu demek değil ki bir cevap bulmaya çalışmadık. İnceledik. Kafanızın içine
girdik. Her yere baktık gözlemci denen bir şey bulmak için. Kimse yoktu. Beyinde
kimse yoktu. Beynin kabuksal (kortikal) bölgelerinde kimse yoktu. Alt kabuksal
bölgelerde ya da kenar bölgelerde de kimse yoktu. Gözlemci denecek kimse yoktu.
Ama yine de dış dünyayı gözlemlerken bizler, gözlemci denen şeyin varlığının
deneyimlerine sahibiz." [1]
Gözlemci Kim?
Dış
dünyaya dair bilgimiz, sadece duyu organlarımızın bize ilettikleridir. Bu
bilgiler bize ulaştığında bir dizi işlem sonucunda elektrik sinyaline
dönüştürülür ve bu sinyaller beynimizde yorumlanır.
Algıladığımız dünya,
dış dünyanın aslı değildir. Bize ulaşan elektrik sinyallerinin ortadan
kalktığını düşünelim, dış dünya bizim için yok olacaktır. Çünkü dış dünya ile
ilgili her türlü bilgiyi, ancak duyu organlarımız aracılığıyla öğreniriz.
Beynimizde gerçekte ne ses, ne renk, ne de görüntü vardır. Beynimizde
yalnızca elektrik sinyalleri vardır. İzlediğimizi zannettiğimiz manzaranın,
rengarenk bir çiçeğin, güzel bir müziğin, lezzetli bir yemeğin yalnızca
beynimize ulaşan elektrik sinyallerinden ibaret olması, kuşkusuz dış dünyanın
yokluğu anlamına gelmez. Duyu organlarımızla beynimize iletilen elektrik
sinyallerinin kesilmesi, dış dünyayı ortadan kaldırmaz. Bu durumda dış dünya,
yalnızca bizim için yok olur.
Elektrik sinyallerini bizim için anlamlı
hale getiren, gelen sinyallerin beynimizde yorumlanmasıdır. Gerçekte onu
hisseden ve algılayan varlık başkadır. Beyin bir pastanın tadını, bir kelebeğin
rengini ve bir gülün kokusunu hissedip ondan haz alamaz. Beyin yağ, su ve
proteinlerden oluşan maddesel bir yapıdır ve insanın benliğini meydana getirmesi
imkansızdır. İnsanı düşünen, sevinen, öfkelenen, heyecanlanan bir varlık haline
getiremez.
Beyin algıların kaynağı değildir; sadece bir aracı işlevi
görür. Bugün bilim adamları da artık fark ettiler ki, beynin içindeki
’gözlemci’, beyinden bağımsızdır ve algıların kaynağı insan bilincidir.
[2]
Sevinç, üzüntü, zevk alma gibi insanı insan yapan özellikler şüphesiz
atomların davranışlarının bir sonucu olamaz. Dış dünyayı algılayabilen insana bu
özellikleri veren şey, insanın beyninden bağımsızdır. İnsanın bir şey üzerinde
düşünebilmesi, seçim yapabilmesi, inceleyebilmesi maddesel kavramlarla
açıklanamaz. "Darwin’in buldog"u olarak bilinen evrimci Thomas Huxley dahi bu
gerçeği fark etmiş ve şunları söylemiştir:
"Bilinç gibi hayranlık
uyandırıcı bir şeyin, birbiriyle etkileşim halindeki sinir dokusunun bir sonucu
olması, Alaaddin’in lambasını ovaladığında içinden cinin çıkması gibi
açıklanamaz bir şeydir." [3]
Devam Edecek...
Kaynaklar:
[1] What the Bleep Do We Know?, Belgesel film, yönetmen: William
Arntz, Betsy Chasse
[2] http://evrimteorisi.info
[3] Steven Pinker, How
The Mind Works, Norton Publishing, 1999, s. 132
(
Sana Ruhtan Sorarlar-ı başlıklı yazı
fuatturker tarafından
17.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.