Hz. Hatice(ra); son hak dinin ilk mümini, Hz. Muhammed (sav)'in ilk ve en sevdiği eşi, servetini Allah, Peygamber ve İslam yolunda harcayan ilk insan, ilk kadın. O hep ilklerin kadını ancak annelerimiz konu olduğunda -her nedense-adı ilk akla gelmeyen kutlu annemiz.
"Müminlerin
annesi" olmadan önce Tahire ve Tacire olarak bilinen Mekke'li bir kadın O.
Kirlenmiş cahiliye toplumunda tertemiz kalmış; Tahire. Bedevi çölünün güzel
kokular saçan çiçeği. Kadının ezildiği o dönemde kervanlarıyla ticaret yapan
cesur, dik duran ve güvenilir iş kadını; Tacire.
Hatice(ra)
iyiliği ve yardımseverliği, kötülüğe tahammülünün olmayışı, muhtaçları
koruması, hayırlar yapması, adaletli oluşu ve zulmü kabullenmemesiyle tanınır.
Asaleti,
nezaketi ve zenginliğinin yanı sıra cömert, yaşadığı ataerkil toplumdaki
kadınlardan çok farklı, imanı ve kişiliğiyle zirvedeki kutlu kadın. Bilgili,
kültürlü ve donanımlı. İki evlilik yapmıştır Hatice(ra); ilk eşi ölmüş,
ikincisinden ise boşanmıştır. Kadının değersiz/gereksiz bir eşya yerine
konulduğu ve neredeyse hiçbir hakka sahip olmadığı bir zamanda, baskı
göreceğini bildiği halde boşanmıştır. Bu, O’nun, yanlış karşısındaki kararlı
duruşudur.
Aynı
zamanda etrafındaki olaylara duyarlı, araştırmacı bir kişiliğe sahip olan Hatice(ra),
Muhammed(sav)'in özelliklerini öğrenir, O'nu izler, dürüstlüğüne ve
güvenilirliğine hayran olur. Bir rivayete göre başka birine vereceği ücretin
kat kat fazlasını vereceğini iletmesi ve kervanlarının başına geçmesini teklif
etmesiyle Peygamberimiz(sav) ile iş ilişkileri başlar.
Emin
Belde'nin emin kadınının Muhammed-ul Emîn ile evlilik isteğine ise şaşırmamalı.
Yaşadığı toplumu sorgulayan, insanların davranışlarını izleyen bir kadın
olması, Muhammed (sav)'in çevresindeki diğer erkeklerden farklı olduğunu
görmesini sağlar. Kendisiyle evlenmek isteyen Mekke zenginlerini elinin
tersiyle iter, kınayıcıların kınamasından korkmaz ve Muhammed(sav)'e talip
olur.
Hz.
Hatice(ra)’nın, evlendiğinde 40 yaşında olduğu iddia edilse de 27-28 yaşlarında
olduğu rivayeti gerçeğe daha yakındır. Çünkü 40 yaşındaki bir kadının o çok
sıcak iklimde ve o günün koşullarında 6 çocuk doğurması zordur. Evlendiklerinde
Peygamberimiz(sav) de 25 yaşındadır.
İlk Vahiy ve Hatice
Evliliklerinin
15. yılıdır. Peygamberimiz (sav) içinde oluşan yalnızlık isteği ile, sık sık
Mekke yakınlarında Nur dağındaki Hira mağarasına gider, tek başına orada kalır,
tefekkür eder. Hatice(ra) orada da eşine destek olur, ilgisini eksik etmez.
Gençlerin bile zorlukla tırmanabildiği mağaraya, yaşına, sıcağa, baskı ve
sıkıntılara rağmen tırmanır, sevgili eşine yemek ve su taşır. Kuşkusuz bu, çok
derin sevgi, saygı ve bağlılığın delilidir.
Bir
Ramazan ayında, Yüce Allah, Muhammed(sav)'i peygamberlikle şereflendirir.
Cebrail (as), Allah'ın dilemesiyle, Hz. Muhammed(sav)'e görünür ve ona
Kur’an'ın "Oku!" ile başlayan
ilk âyetlerini bildirir.
Yaşadıklarının
verdiği şaşkınlığı ve korkuyu paylaştığı Hatice'si, en fazla ihtiyacı olduğu
anda O'na sıcaklığını hissettirerek,: “Endişelenme! Allah seni kötülükle yüz yüze
getirmez" der. "O seni daima hayırla
karşılaştıracaktır. Çünkü sen her zaman akrabana yardım ediyor, ailene bakıyor,
geçimini şeref ve namusunla kazanıyor, insanların doğruluktan ayrılmamalarını
sağlamaya çalışıyorsun. Yetimlere sığınak olan sensin. Sözünde sadık, emanete
hıyanet etmeyen bir insansın. Hiçbir dayanağı olmayanlar sana koşmakta,
muhtaçlara yardım elini sen uzatmaktasın. Herkes senden nezaket ve yardım
görmekte.” (Buharî, bedü’l-vahy) sözleriyle O'nu sakinleştirir. Böylece,
eşinin titreyen bedenini örtüp sardığı gibi, kalbini de yatıştırır.
Muhammed’inin
önünde diz çökerek Kelime-i Şehadet getiren Hz. Hatice(ra), Peygamberin
ümmetinin ilk ferdidir şimdi. Bir süre sonra ise Cebrail'den abdest almayı ve
namaz kılmayı öğrenen Resûlûllah(sav), evde Hatice'siyle birlikte namaz kılar.
Bu iki nefer, ikibin kişilik bir iman ordusudur adeta.
Hatice(ra),
Muhammed(sav) ile birlikte aynı zamanda çileye de talip olur. Dönemin zorlu
koşulları, dedikodular, çekilen acılar -bileği taşına sürtünür gibi- zaten
kişiliği keskin annemizi daha da keskinleştirir. Mekke müşriklerinin zulmüne
Resulullah(sav) ile birlikte karşı durur, O’nun yanında İslam'ı tebliğ eder. Müşriklerin
Müslümanlara boykot uyguladığı üç yıllık süre içinde kuşatmaya Muhammed'i ile
birlikte göğüs gerer.
Yalnızca
evinde huzur kaynağı değildir Hatice(ra). O, müşriklerin döktüğü dikenlere
adeta kendi vücudunu siper eder, yapılan eziyetler karşısında koruyucu
kanatlarıyla eşine kalkan olur.
Hatice(ra)
ilmi
merak, kâinatı okuma ve hayatı anlamlandırma azmi içindedir; O, her dönem nesne değil öznedir. Resulullah(sav)'e ilk buyruklar olan "Oku" ve "Uyar"ı muhatap alan ve uygulayan ilk kadın öğretmendir
aynı zamanda. Bugün yalnızca toplumun sisteminin koyduğu “evlen”, “doğur”,
“büyüt”, “pişir”, “yıka”, “temizle” gibi emirlerin muhatabı olan ve arta kalan
zamanlarını “harcayan”, arkadaşlarıyla boş sohbetler yapan, geceler boyu dizi
film izleyen ve saatlerce üzerine konuşan kimi Müslüman kadınlar için de örnek
olmalıdır Hatice(ra)… O, İslam’a hizmet için yaşın, işin ve uğraşların mazeret
olmayacağı mesajını verir, Muhammed’i gibi Allah için yaşayarak, O’nun “mümin
müminin aynasıdır” hadisinin ne kadar doğru olduğunu kanıtlar.
Devam Edecek...
Fuat Türker