S. Freud gibi üç çeşit ego vardır, bunlar: İd ( altbenlik), ego ( ben) ve süperego 
(üstbenlik) şeklinde ayırım yapıp; bunları tanımlayıp, üzerinden fikirler üretip sunmayacağım size.. Yani aynı yemeği ısıtıp ısıtıp önünüze sürmek yerine kendi düşüncelerimle ele almaya çalışacağım biraz da gözlemlerimle birlikte. 

  Nedir ego?
 
  Bir diğer adı bencillik ki başlıkta da belirttiğim gibi entel söylemde egosantrik. Benim tabirimle dersem şayet şimdi bu denemem de egoist bir deneme mi olacak düşüncesi de sarmadı değil bir yandan zihnimi :) Aman neyse der, ciddi konuma dönerim şimdi.. 

  Ego, tanım olarak  "ben"likten geliyor.. Her cümlenin başında  ben diyorsanız eğer, orada bir durup düşünün derim ben :) 
 
 Peki, bu egoist dediklerimiz, hep ben'i mi düşünür yoksa bir başka beni de  düşünürler mi azcık yoralım şu zihinleri  iftarda geliyorken hem düşünmeyin artık yemekleri :) 
 
  Malumunuz üzerine, mübarek günler olarak bilinen Ramazan Ayı'ndayız..  Bu zamanlarda yardımlaşmaların daha bir arttığını, iftar çadırlarının kurulduğunu, aş evlerinin yemek, bazı kurumların kolilerle erzaklar dağıttığını, zengin  veya kendince zengin olan gönlünden kopanı ya da kendisine farz kılındığı kadarını olmayana, yoksula, yetime verdiğini görürüz, biliriz...

  Yardım konusunda ise, bir açgözlülüktür hakim almış başını gitmişçesine, sıra ile yapmak varken bu işi harala gürele iş becermenin  yoluna düşerler de bir de hak yer böylesi. Neden  arkamızdakileri düşünmeyiz? Neden benim işim olsun bitsin, altta kalanın canı çıksın deriz kimimiz... Oruçlu olan da girer sıraya bu gibi durumda olmayan da.. Para dağıtılacak olsa, ihtiyacı olan da almanın derdine düşer olmayan da.. Ama sorsanız hiçbiri egoist değildir. Ya peki nedir!  

  Elbette atalarımızın dediği gibi borç varken sadaka verilmez.. Kendini hiç düşünmeyeceksin demiyoruz pek tabiiki de bir tek sen mi hüküm sürüyorsun bu kainat üzerinde? Kendine müslüman olacaksan o halde  ben  seninle aynı dine mensup olmaktan alıkoyarım gibi bir savunmaya girişecek olsam bu konuda utanmaz mısın yardımseverliğin, hoşgörünün direği olan islamiyetten!  

  Efendim  günümüz gereği biraz bundan dem vurmak istedim ki, incitmeden hareket edelim yine benliklerimize..
 
  Bencilliğin hastalık olduğuna  inanmıyorum bu arada. Herkesin içinde varolan bir durum sonuçta. Kiminde aşırıya kaçıyor kimimizde ise kendi halinde öylece.  Her şeyin fazlası zarar  diye bildiğimizden azının da çok faydalı olduğunu söylemek doğru olmaz sanırım. Şimdi buna da değiniyorum, hazır elimi atmışken :) 

  İnsanların bir kısmı kendini çok akıllı karşısındakini ise ( afedersiniz) salak, alık gibi tabirler yerine koyarak her istediklerini onlara yaptırabileceklerini düşünüp kendilerince ego tatminine girişirler. Geçenlerde kız kardeşimin bir sorusu üzerine kalakaldığımı bilirim.. 

  -Abla, ego tatmini ne demek? 

  Bildiğim kadarıyla ifade etmeye çalıştıysam da onun için doyurucu bir yanıt veremedim ki bu yazıyı da biraz onun niyetine yazma kararı aldım. 
 
  Neden yanıt veremediğimi düşündüm sonrasında, halbuki çok kere duymuştum, okumuştum belki de çok kere birilerine demiştim bu kelimeyi ben. Ya ben gerçekten egoist değildim, ya da sahiden egosittim ki o kısmını kendime konduramadım. Sahiden öyle miyim acaba? Oradan bakılınca yanıt verilir mi bu soruma :) 

Otobüslerde yer vermeyen gençler! O kalksın, ben neden kalkıyormuşum diye düşünenler.. Bir yol verin hele, gün gelir sizi de düşünmezler sonrasında... Hoşunuza  gider miydi peki bu durum? 

 Sevgilisini aldatan, "Aman nasılsa beni seviyor, bağlandı da kopamaz da artık" diye düşünen " O ne özgüven o !" dediğimiz tipler, aynısı sizin başınıza gelse? 

 İşine hile karıştırıp, lokantasında halis mulis %100 dana eti de special niyetine sunduğun o yemeğin ana maddesi domuz eti olan saygıdeğer işletmeci! Hiç baktın mı tadına? 

 Derken, biraz da empati edelim derim.. Çünkü, empati yeteneği gelişen kişilerin ben merkezci olamayacakları fikrini savunurum hep. 

 Son zamanlarda, kişisel gelişim, psikoanaliz, sosyolojik kitaplar daha bir revaçta benim dikkat ettiğim kadarıyla. Ki ben de okumuşumdur bir kaç tane bunun üzerine. Orada yazanlar ise, aslında hepimizin bildiği şeyler olsa da günlük yaşantımızda üzerinde durmadığımızdan okurken biraz şaşırırız sadece. İlla ki birileri kafamıza vurmalı sanki anlamamız için :) 

  İşin özüne gelirsem hepsinden öte, egosantrik felsefesine peşkeş çekme kararı alamadım.. Çünkü kendim için yaşıyorsam namerdim diyen birinin ne denli yürekten söylediğine  dahi inanmam güç ben de dahil..  Şimdi senin için ölürüm diyen birini alsak ele 
" Hadi öl lan!"  deseniz ...

 Şöyle bir durur düşünür :) 

 Şu da var ki hepsinden öte; iki böbreğimiz var değil mi... Bunun birisi bizi yaşatmaya yetiyorsa diğerini  yakınımız olan  bir hastaya verip; dokular da uyuşuyorsa onun hayata dört elle sarılmasını temin edebiliriz gibi geliyor bana.. Derseniz ki şayet şimdi de :

 " Ya Sevinç, böyle yazmışsın da sanki sen olsan verirdin böbreğini!" 

 Hep demişimdir aileme, öldüğüm vakit bağışlayın organlarımı... 
*
*
*
Sevinçli  

Not: Kendim için yaşıyor olabilirim şuanda, ama kendim için ölmeyeceğim...


Ego olarak bilmiyorum net bir ifade ile yazabildim mi bunu, sadece kendimizden başkalarının da varlığını görmemezlikten gelmemeli demek istedim elimden geldiğince ve değinmeye çalıştım işte.. Bu işin uzmanı değilim ki ben, yanlışım varsa mazur görün..
( Egosantrik Empatizm başlıklı yazı Sevinç A. K. tarafından 22.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.