Eylül ayının 9'una söz vermiştik. Üçüncü ayımızın dolmasıydı, günleri iple çekerken... Ben sınavdan çıkacaktım, o ise başka bir şehirden  ve orta yerinde buluşacaktık tıpkı eski sevdalılar gibi çeşme önünde. 

Harem'den alırdım belki dedim, bekleyemem   eğer ki ondan önce gelirsem diye.. Sonra Salacak'a doğru yürürdük  sahil boyunca ve inerdik Üsküdar meydanına..

 "Ben çeşmeyi ne bilirim"  dediğinde 
"Gözünün önünde olacak çeşme, kime sorsan söyler." demiştim ya hani... İşte "Bak, o çeşme bu"  diyecektim ki sen de :
 "Sahiden de ortalık yerdeymiş." deyip; gülüp geçecektik... 

Başka düşüncelerimde vardı elbet.. Mesela seni ilk gördüğüm an, şaşırmayacaktım, zaten merak da etmiyordum ve heyecanım da yoktu. Çünkü ben seni yıllardır tanıyormuş gibiydim.. Aynı yerde doğup büyümüş gibi... Zaten de yüreğini sevmiştim; başka değil... Görmeden sevmiştim işte biz Rabbimizi de görmeden sevmemiş miydik sahi? Ama, ilk bakacağım yer gözlerin olacaktı işte buna eminim.. Kalbin aynası idi ne de olsa.. Hem yalan da söylemezdi onlar.. Sonra bir de parlıyorsa mutluluktan, kim bakar artık sevgilinin başka kusuruna?  Sonra da bilmiyorum sıkı sıkıya o anda sarılır mıydım da, yine de bir öpücük kondururdum sevdiğimin yanağının bir ucuna.. 

Günler öncesinden hayalini kurdum o anların... Acaba nasıl olur dedim acaba? Ya beğenmezse beni, ya kendimle gelin güvey oluyorsam ben? Ya  bir aksilik çıkarsa ve hayallerim yerle yeksan olursa dedim durdum içim içimi yiye yiye.. 

Devam ettim, kötü düşüncelerimi fırlatıp atarak uçuruma. Fethi Paşa Korusu'na çıkarız, orada belediyenin sosyal tesislerinde  boğaza karşı kahvaltı ederiz - ki malum sabahın bir vakti hem- Yürürdük sohbet ede ede ve gülümsemeler eşliğinde el ele... Hayaller kurardık kendimizce erguvan ağaçlarının verdiği enerjiyle... Sonra benim kızacağımı bile bile  sen yine çocuk meselesini açardın da küserdim ben sana sırtımı dönüp ve alırdın gönlümü sırnaşıklığınla. Art niyet olmazdı hiç değil mi içinde.. Saf ve tertemiz duygular eşliğinde teneffüs ederdik birlikte aldığımız havayı.. 

Oradan da Paşalimanı Kafe'ye inerdik, zaten korudan çıkınca hemen alt yanda yolüstü.  Bir de Türk kahvesi içerdik kırk yılın hatrı seksen yıl olması şerefine ve belki de fallarımıza bakardık sende ben, bende sen görünen halleriyle.. Denize sıfır zaten, akıtırdık suya karşı telveleri ki tez çıksın niyetine. 

Az biraz da bankta oturur; çekirdek çitlerdik. Ayıklanmış olanları satılsa da almazdım ki... Neden deme işte, almazdım inat değil mi ! 

Omzuma  yaslardın belki başını... Dalar giderdik o şekilde... Anlamamazlıktan gelirdim; ne düşündüğünü bilsem de... 
Ayrılma vakti yaklaştıkça daha bir kenetlenirdik belki, ne bileyim.. Ben hep böyle  hissetmiştim işte. 
Şimdi, her şey senin olsun.. Her bir güzel olan... Ben hiç beklentili sevmedim demiştim değil mi sana? 
Omuzlarımda o kadar ağır yükler varken, az biraz unutmak istedim seninle.. Bir de sen çıktın karşıma daha da ağırlaştı bedenim ve göz kapaklarım gittikçe kapanmakta.. 

Eylül... Sen doğumumu başlatan ve belki de senle ölümüm.. 
Bir zaman eylülde tanımıştım birini ve bittiğin zaman oldun yine.. 
Şimdilerde birini daha kaybediyorum her bir yaprak dökümünde.. 
Sözüm var ama, ağlamalarım dahi mutluluktan olacaktı kendime.. 

Şimdi neden mi gözlerim yaşardı... Ekrana bakmaktan sanırım, başka nedeni yok... Bir de lif ördüm hediye  olsun diye birisine ona sebep biraz da yoruldular  işte hepsi bu. 

Hem ben öyle çok duygusal biri de değilim ki... Bazen çok gaddarım, bazen düşüncesiz, bazen sevimsiz, suratsız, ketum, sen hepsinin toplamına odun de bence. 

*
*
*
Sevinçli 


Not : Yazdıklarım tamamen hayal ürünü olup; resimden etkilenilerek kaleme dökülmüştür. Gerçek kişi veya sanal karakterlerle  uzaktan yakından alakası yoktur. Altında çapanoğlu aramayın please :) 
( Eylül Yaptı Yine Yapacağını başlıklı yazı Sevinç A. K. tarafından 25.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.