Müslümanın yerine getirmesi gereken önemli yükümlülüklerden biri
tebliğdir. Tebliğ, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, insanları
doğrulara davet etmektir. Günümüz insanının en önemli sorunlardan biri
imanî zafiyettir. Şeytanî/deccalî sistemin enjekte ettiği bu zehrin
panzehiri ise imanın hakikatleridir.
İmam Gazâli kalbin
lezzetinin hakikati bilmek olduğunu söyler: "Her âzânın hoşlandığı, zevk
ve lezzet aldığı şeyler vardır. Gözün lezzeti güzel şeyleri görmek,
kulağın lezzeti istediği şeyleri duymak, şehvetinki yemek-içmek,
mukarenet, düşmanına galip gelmek gibi şeylerdir. Kalbin lezzeti ise
herşeyin hakikatını bilmektir, bu da Marifetullahtır. Marifetullah
yolunda ne kadar ilerlerse o nisbette lezzet alır. Kâinatın Hâlik’ı ve
mutasarrıfı olan Allah-u Teâlâ’nın zât ve sıfatına, esrar ve hikmetine,
âsâr ve sanatına, izzet ve kudretine taalluk eden marifetten daha
lezzetli; O’na yakın olmak, O’nu tanımak şeref ve saâdetinden daha büyük
ne olabilir? (www.hakikat.com/nur/ tsvf)
Ancak dünya hayatı
Allah’tan uzaklaştıran, çekici süslerine âdeta madde bağımlısı gibi
bağlayan, insanları yutan alev alev bir yangın yeri gibi. Şöyle der
Bediüzzaman: "Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere
yükseliyor. Içinde evlâdım yanıyor, îmânım tutuşmuş yanıyor. O yangını
söndürmeye, îmânımı kurtarmaya koşuyorum."
Allah Müslümanlara
insanları, "La İlahe illAllah" reddiyesine davet etmelerini emreder. "La
İlahe illAllah" ifadesini samimi olarak söyleyen insan, Allah’a kalpten
bağlılığını diliyle de tasdik eder.
Her insan potansiyel
Müslümandır. "La İlahe illAllah"a davet Rahmanî olandır. Ayetleri
görmezden gelmek, tebliğde ayrımcılık yaparak düşünceleri ya da
giysileri sebebiyle kimi insanlardan uzak durmak şeytanîdir. Onları
deccale, dinsizliğe hatta din düşmanlığına; dolayısıyla da cehenneme
itmektir.
Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker, her Müslümanın
sorumluluğudur. Tebliğ, Peygamberimiz (asm)’ın yaptığı gibi, Ehl-i Kitap
da dahil, insanlar arasında ayrımcılık yapmadan yerine getirilmeli.
Çünkü İslam ahlâkı tüm insanlığı kapsayacaktır.
Aynı tebliğ Ehl-i
Kitab’a da yapılır. Ehl-i Kitab’ın "Allah birdir" demesine vesile olan
Müslümanın bundan sonraki sorumluluğu ise Hz. Muhammed (asm)’ın son hak
peygamber ve Kur’an’ın da son hak kitap olduğuna iman etmeye ve Kur’an’ı
yaşamaya davet etmektir.
İnsanlık tarihi boyunca, bizler için
önemli örnekler olan peygamberler de dönemlerinde yaşayan,
ulaşabildikleri herkese ve toplumların önde gelenlerine tebliğ
yapmışlardır. Müşriklerin alay etmelerine, baskılarına, hakaretlerine ve
iftiralarına rağmen, bu ibadeti yerine getirmişlerdir. Deli, büyücü,
çıkarcı gibi sözlerle kendilerini alaya almaya çalışan kişilere de
doğruları anlatmışlardır.
Peygamberimiz (asm) Mekke’de geçirdiği
23 yıl süresince, kendisine tâbi olan az sayıda müminle birlikte İslam’ı
tebliğ etmiş, dahası Mekke müşriklerinin, ateistlerin, dinsizlerin
eziyet ve hakaretlerine rağmen yılmadan mücadele etmiştir. Kınayanın
kınamasından korkmadan kadın, erkek, köle, müşrik, dinsiz, kavmin önde
gelenleri gibi, her düşünceden, her ırktan, her inançtan insanla
görüşmüştür. Bu çaba Medine’de de sürmüş, Hristiyan ve Musevi din
adamlarını da, inançlı olanları da, ateistleri de İslam’a davet
etmiştir.
O halde Peygamber(asm) gibi din, dil, ırk, cinsiyet, kıyafet ayırt etmeden bütün insanlara güzel sözle ve şefkatle yaklaşmalı.
Hz.
Ebubekir(ra) ne büyük bir vicdanî hassasiyete sahiptir ki, "Ya Rab!
Benim vücudumu öyle büyüt ki, cehennemi doldursun da başkasına yer
kalmasın." demiştir.
Bediüzzaman’ın imanının ve ruhsal olgunluğunun delili olan şu ifadesinden de her Müslüman ibret almalıdır;
"Milletimin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım."
Fuat Türker
(
Her İnsan Potansiyel Müslüman Her Müslüman Tebliğcidir başlıklı yazı
fuatturker tarafından
25.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.