ALLAH, duyuyor bizde duyuyoruz, ALLAH görüyor bizde görüyoruz, ALLAH istiyor, bizde istiyoruz fakat ALLAH'IN duyması ve görmesi istemesi ile biz kullarının duyması, görmesi, istemesi ayrıdır. Mevla'mız kâinatı duyuyor, görüyor ve bizden istiyor. Bizler yaşamımızda veya toplumda yan yana olduğumuz konuştuğumuz kişiyi duyuyor ve görüyoruz ve bizim için en iyisini Mevla'mızdan veya karşımızdakinde istiyoruz. Sadece karşımızdakini veya bulunduğumuz ortamdakini, görmek duymak ve istemek dışında, yaşadığımız toplumda beraberce yaşadığımız insanların, sıkıntısını da, sancısını da, mahzun olmasına neden olan ve yaşamı engellenen, tüm insanları ve engelli yaşayan tüm kardeşlerimiz içinde, duymaya, görmeye, istemeye mecburuz. Bizler dünyaya öylesine gelmedik ki; sadece kendimiz için yaşamaya değil toplumda yaşadığımız insanlarla beraberce; sevgi, hoşgörü, mutluluk içinde birbirimizin sıkıntılarına ve yoluna çıkan engelleri beraberce, gönül gönül'e ortadan kaldırmak için geldik. Tek başına yaşasa idik aile olmazdık, aile olsaydık toplum olmazdık. Toplum olmazsa idik bu dünyada yaşayamazdık tek başına. Şimdi; belediyemiz veya müteahhit'imiz veya vatandaşımız bir inşaat, yol, kaldırım gibi bir çalışma içine girince, topluma engelli olan kardeşlerimizde, engelli olmayan bizlerinde yaşamına engel olmayacak bir çalışma içinde olmalıdır. Önce bir günde ne kadar yol, kaldırım, kazı yapılacaksa oturulur istişare edilir. Bugün kaç metre yol, kazı, kaldırım yapabiliriz insanların, yaşamına engel teşkil etmeden. Yüz metre, kimisi yüzeli metre, kimisi iki yüz elli metre dedi, bunun ortası diyelim yüz elli metre tamam bugün yüz elli metreyi yapalım ve bitirelim insanların yaşamına engel, olmayalım bugün bu kadar yeter diyerekten paydos edilir. İnsanlık hali iş bitmedi yarım kaldı yollar çukur, o zaman iki elamanı nöbetçi bırakırsın ihtiyacı olan ne ise sağlarsın. Çukur olan yerde bir ışık cihazı çekilir. İnsanların ENGELLİ VEYA ENGELLİ olmayan kardeşlerimizin de yaşamına engel olan bu engel bu sayede kalkmış olur.