Bilinmez şu dünyanın harda yanan çırası
Sevdanın kiliminde açacağı bilinmez
Taşımaz onca yükü eli kirli parası
Kadifeden libaslar saçacağı bilinmez
Tapılan nimetlerin soluk olur firesi
Yerde aç bebelerin bakışları mühürlü
Okunacak duanın yarım kalır süresi
Dilbaz hecelerinin çömçeleri küfürlü
Şal görmemiş Veysel’e ipek halı neylesin
Sazına dokuduğu telli kuran yüzleri
Arif olan anlar mı üç beş kelam söylesin
Paslı yelkovan izi görmese de gözleri
Bazen arıya katar söze ezer mayayı
Kuru yerde ateşler için söker gülünü
Çarığına biriken çamurlu ip sayayı
Ötüşünden uçurur dalda topal sülünü
Onun yürek mahlası acılarda gizlidir
Goncayı Kerem eyler karanfili Aslıdan
Perde düşer limana bazı sözler sislidir
Gözlerinde çıralar bakışları paslıdır
Koca Veysel çınarın kovuğuna yarendir
Kurdu dinler böceği etrafında döllenir
Uzun yollarda umut tükenmez bir çarendir
Toprağı görmese de gönül gözü dillenir