Ne zaman adım aşk oldu,
Üzerimde kırıldı
kadehler, tadımda bitti sigaralar..
Ne zaman ayrılık
oldu künyem,
Üzerime döküldü
besteler, ceplerimden taştı şarkılar.
Ölümsüz olmak;
Seheryeli nazlı yâre
düşmek, kaldır diye el açmaktı dosta.
İki gönül arasında
sallanmak, dudaktan salya olup akmak,
Zora bu kadar
yakınken, asır kadar uzak olmak yüz sürmekti şaha.
Yorulmuştum aslında
üşümekten, kusmuştum bende kendime meze olmaktan.
Benim bu derdim;
ne yağan yağmurda ne yalancı sonbaharda ne bomboş sokaklarda.
Zehir olup kendime
doldur beni diye ağlamaktı nicesine,
Gönül verip
ehline, gül dermekti ehlibeyte.
Aşk için çıktığım
yolda,
Ayrılık kondu bir kere
adıma, üzerime ateşlenen şiirler,
Mürekkebini dolduran
hüzünler vardı geride.
Her gözyaşı,
Tepemde çakan
çakmak, ayaklarımın altında mısraların odunu.
Ne gelir ki elden yakmak
için yanmaktan başka.
Ey sevdalı,
Hadi düşür yine ateşi
yüreğimin kadersiz bahçesine.
Bülent KAYA
İSTANBUL/12/03/2013