Önce biraz sessizlik topla gözlerine,
Sonra beni dinle…
Gel ,korkma.
Sakin bir ikindinin
Saçağına damlıyor yağmur.
Bak kış sesleniyor,
Haydi gel,korkma
Yanıma otur.
Biraz uzak
Ya da biraz yakın fark etmiyor artık.
Ne kopmuş bir ip var elimde
Ne de kopmuş bir his var içimde.
Merak etme
Olması gereken olduysa da
Her şey yerli yerinde.
Bazen
İnsan fırtınasını kaybedebilir.
Ve bulduğunda
Bir başka fırtınanın içinde kalabilir.
Elinde verebileceği
Pek bir şeyi de
Yokken üstelik,
İnsan fırtınasını geri almak için
Neler verebilir?
Biraz yağmurundan,
Biraz karından,dolusundan
Sisinden,çamurundan
Derlenmiş bir sepette
Üstüne üstelik kelepçelenmişse göğsüne…
Şimdi yağmak zamanı geldi demek.
Hala gözlerimi kırpmadan
Ağlayabiliyorum.
Demek ki
Bazı şeyler kolay yok olmuyor.
Yırtılıp atılmıyor sinema biletleri gibi
Şiirler gibi yerleşiyor bir yerlere
Ve tesadüfen de olsa
Yeniden sevilebiliyor.
Gök gürler,bir kaç şimşek
Ardından selli sulu bir yağmur
Akıp gider.
Geriye
Sevdalı bir toprak kokusu kalır
Ve deniz kokusuna
Toprak kokusunun yakıştığı
En masum yazgıdır bu,
Duyuyor musun?
Korkma,
İnsanlar değişebilir.
Hisleri,sesleri,özleri ve özneleri
Zamanla değişebilir.,
Ve bu bir hayat haritasının
Fiziki halidir uzaktan görünen.
Bazen insan bu haritada
Gittiği yerleri
Yeniden görmek isteyebilir.
Ve böyle zamanlarda
İç hissiyatının rotasıyla
O yolculuklara çıkmaktan
Korkma.
Elimizde kalan hayat
Geride kalandan
Daha kıymetli değil çünkü artık.
Elektriğini boşaltmış bir gök
Arınmış bir yer altı suyuna
Dönmeye başladığından beri,
Ne toprak kokusu kaldı geriye
Nede denizin martı kovalayan
İyotlu mavisi.
En fazla
Ertesi güne açacak
Üç beş papatyayı saklamayı başarabilirsek eğer;
Yaşadıklarımıza yüklü bir miras olarak
Bir tek onlar kalacak.
6.12.2010. Muğla